HINCAL ULUÇ UN BİR YAZISI...
ANLAMIYORUM
Ortaköy'de oturuyoruz bir arkadaşımla... "Anlayamıyorum, Hıncal" dedi..
"Anlayamıyorum, beni gerçekten sevip sevmediğini.." Yüzüne baktım..
anlattı... "Bir aradayken öyle iyiyiz ki.. Öyle yakın,Öyle candan, öyle
sevgi dolu ki bana karsı... Sokulusu, dokunuşu, bakisi...Hani vücut dili diye
bir şey varsa, bu kız her hali ile beni sevdiğini haykırıyor adeta. Zaten,
diliyle de söylüyor, sık sık çok sevdiğini..."
"Sorun ne öyleyse" der gibi baktım, bir daha gözlerinin ta içine..
"Sorun var mi, onu da bilmiyorum ya... içimden bir ses, bu iste bir
eksiklik olduğunu söylüyor bana hep... Geçen gün birden ne fark ettim bilirmisin?"
Sustu bir an... düşünürken, birden farkına vardım ki, buluşmak için bütün
teşebbüsler benden geliyor. Ben arayıp bir yere davet etmesem, günlerce
birbirimizi görmüyoruz.Beni görmek, benimle buluşmak için ondan hiç çaba
yok. "Söylemekte tereddüt ettiği şey isin en can alici noktasıydı oysa...
"Seviyor mu, sevmiyor mu?" diye papatya falı bakmayı bir yana
bırakırsanız, sorunun çözümünü en gerçekçi verecek formüldü bu. Sevginin bir tek amacı
vardır. Birlikte olmak...Birlikte gidilen yerlerin, birlikte yapılan
şeylerin hepsi araçtır.. Gerçek sevginin en sağlıklı, en doğru ölçeğidir
bu... Bir arada olma isteği...Nerede, nasıl olduğu, hiç önemli olmaksızın.
Dostuma, yıllar önce aniden biten bir ilişkimi anlattım.Sinemaya gidelim
demiştim, üniversite yıllarında büyük aşkıma...
o da beni seviyordu ya...Yani ikimizde öyle sanıyorduk... filmi sordu...
Söyledim...Beğenmedi... Benimle buluşmaktan vazgeçti, filmi beğenmediği
için...O zaman anladım ki, sevdiği şey ben değilim... Benim ona
sunduklarım...Benimle buluşmasını istiyorsam, onun hoşuna gidecek bir şey
bulmak zorundaydım, her defasında. Ben amaç değil, araçtım.Amaç, benim
sunduklarımdı. Hayır, bunun adi sevgi değildi...
Benim için zor bir karardı, ama verdim ve bitirdim. "Her şey çok iyi
gidiyordu, ne yaptım da onu kirdim, suçum ne bir bilsem," demiş ortak
dostlarımıza. Anlatmadım bile. Anlatsam da anlayamazdı, biliyordum.Kaç yıl
geçti aradan. İddia ederim, hala anlamış değildir niye bittiğini.Aslinda,
"Bitti" yanlış bir deyiş... Hiç başlamamış ki meğer... Öyle sanmışız..
Gerçek sevginin tek ölçeğidir bu, bir arada olma isteği...
Seven, gerçekten, yürekten seven, bir arada
olabilmek için mucizeler yaratır. Bütün öncelikleri sevgilisine tanır...
Sizi gerçekten seviyor mu? Ya da siz onu gerçekten seviyor musunuz? Kendi
duygularınızdan emin değilseniz ya da onun duygularından şüphedeyseniz...
Dikkatle bakin... Dikkatle izleyin... Dikkatle gözleyin... Onunla
buluşmak, onunla bir arada olmak için neler yaptığınıza, yapabildiğinize bakin...
Onun sizinle bir arada olmak için gösterdiği çabaları değerlendirin...
Hıncal Uluç
ANLAMIYORUM
Ortaköy'de oturuyoruz bir arkadaşımla... "Anlayamıyorum, Hıncal" dedi..
"Anlayamıyorum, beni gerçekten sevip sevmediğini.." Yüzüne baktım..
anlattı... "Bir aradayken öyle iyiyiz ki.. Öyle yakın,Öyle candan, öyle
sevgi dolu ki bana karsı... Sokulusu, dokunuşu, bakisi...Hani vücut dili diye
bir şey varsa, bu kız her hali ile beni sevdiğini haykırıyor adeta. Zaten,
diliyle de söylüyor, sık sık çok sevdiğini..."
"Sorun ne öyleyse" der gibi baktım, bir daha gözlerinin ta içine..
"Sorun var mi, onu da bilmiyorum ya... içimden bir ses, bu iste bir
eksiklik olduğunu söylüyor bana hep... Geçen gün birden ne fark ettim bilirmisin?"
Sustu bir an... düşünürken, birden farkına vardım ki, buluşmak için bütün
teşebbüsler benden geliyor. Ben arayıp bir yere davet etmesem, günlerce
birbirimizi görmüyoruz.Beni görmek, benimle buluşmak için ondan hiç çaba
yok. "Söylemekte tereddüt ettiği şey isin en can alici noktasıydı oysa...
"Seviyor mu, sevmiyor mu?" diye papatya falı bakmayı bir yana
bırakırsanız, sorunun çözümünü en gerçekçi verecek formüldü bu. Sevginin bir tek amacı
vardır. Birlikte olmak...Birlikte gidilen yerlerin, birlikte yapılan
şeylerin hepsi araçtır.. Gerçek sevginin en sağlıklı, en doğru ölçeğidir
bu... Bir arada olma isteği...Nerede, nasıl olduğu, hiç önemli olmaksızın.
Dostuma, yıllar önce aniden biten bir ilişkimi anlattım.Sinemaya gidelim
demiştim, üniversite yıllarında büyük aşkıma...
o da beni seviyordu ya...Yani ikimizde öyle sanıyorduk... filmi sordu...
Söyledim...Beğenmedi... Benimle buluşmaktan vazgeçti, filmi beğenmediği
için...O zaman anladım ki, sevdiği şey ben değilim... Benim ona
sunduklarım...Benimle buluşmasını istiyorsam, onun hoşuna gidecek bir şey
bulmak zorundaydım, her defasında. Ben amaç değil, araçtım.Amaç, benim
sunduklarımdı. Hayır, bunun adi sevgi değildi...
Benim için zor bir karardı, ama verdim ve bitirdim. "Her şey çok iyi
gidiyordu, ne yaptım da onu kirdim, suçum ne bir bilsem," demiş ortak
dostlarımıza. Anlatmadım bile. Anlatsam da anlayamazdı, biliyordum.Kaç yıl
geçti aradan. İddia ederim, hala anlamış değildir niye bittiğini.Aslinda,
"Bitti" yanlış bir deyiş... Hiç başlamamış ki meğer... Öyle sanmışız..
Gerçek sevginin tek ölçeğidir bu, bir arada olma isteği...
Seven, gerçekten, yürekten seven, bir arada
olabilmek için mucizeler yaratır. Bütün öncelikleri sevgilisine tanır...
Sizi gerçekten seviyor mu? Ya da siz onu gerçekten seviyor musunuz? Kendi
duygularınızdan emin değilseniz ya da onun duygularından şüphedeyseniz...
Dikkatle bakin... Dikkatle izleyin... Dikkatle gözleyin... Onunla
buluşmak, onunla bir arada olmak için neler yaptığınıza, yapabildiğinize bakin...
Onun sizinle bir arada olmak için gösterdiği çabaları değerlendirin...
Hıncal Uluç
3 yorum:
Sevgili Elçin hanım
Hınçal Uluç yine doğru yazılarından birini yazmış.
ve ne kadar haklı.... bence
sevgilerimle
işte bu 3 aydır aradığımtümsoruların yanıtı oldu..hala bilemiyorum,acaba iyi mi oldu, kötü mü oldu?
sevgili dez umarım her şeyin hayırlısı senin için olur
Yorum Gönder