29 Haziran 2009 Pazartesi

BİRİSİ...

Demek ki neymiş insan birisi için iyi sözler söylese bile bir değer, kıymet bilinmiyor, en önemlisi değer verdiği insanları kıracak bir şey yapıyorsa onu üzmemek için derhal bırakılmıyormuş ! her şey ama her şey lafta kalıyormuş her zamanki gibi...
Demek ki yine canınızı acıtmak sizi kırmak için belden aşağı vurucu kelimeler pervasızca savrulabiliniyormuş...sizin en hassas olduğunuz konunun bilinmesine rağmen...
Demek ki neymiş 1 saat önce güzel sözler söylenirken 1 saat sonra 17 saat sürecek ve ardından daha fazlası gelecek bir bencillik , aptal yerine konmak,size en ufak saygının duyulmadığının göstergesi dengesiz davranışlar sergilenecekmişş...
bu sefer her şeyin farklı olacağı,çok değişildiği,EN KÖTÜ dönemde yapılan hataların farkında olunduğu lafları koca bir yalanmış
belli bir yaşta olmanıza rağmen başka hayatlara ilişik , kendine ait bir dünya kurmayı beceremeden ,başkalarının lafı ile hareket edilen hayat daha zevkli ,daha MUTLU olabiliyormuş !
sizin hayatınıza bir kez daha girip ,kendi karar verip ,sonra da sizin en zor zamanınızda gene bir kez daha her şeyi darmadağın edip ,bu son 3 ayın ne kadar ÖNEMLİ olduğunun bilinmesine rağmen sizi içinizdeki öfke,kırgınlık,hak edecek ne yaptığınızla ilgili düşünceleriniz ile başbaşa bırakıp gitmek en kolay kaçış yoluymuş !
herkes kendi kişiliğine uygun davranırmış bu hayatta...
hayatta hiç kimseye ah etmedim...ama ilahi adalate her zaman inandım...
bu sefer çok ağır oldu bu yapılan...allah büyük... herkesin kızı,oğlu,torunu var... elbet bu yapılanlar bir gün insanın önüne en ağır bedelle çıkacaktır...
DEMEK Kİ NEYMİŞ AKITILAN HİÇ BİR GÖZYAŞINA VE DUYULAN SAYGIYA ZERRE KADAR DEĞMEZMİŞ...VURDUMDUYMAZ,RAHAT,BENCİL OLMAK ,VİCDANI ÇOOK RAHAT İNSANLARIN HAYATINA GİRİP DARMADAĞIN EDİP ÇEVRESİNDEKİ BAZI İNSANLAR GİBİ İŞİNE GELMEDİĞİ NOKTADA BAHANELERE ,YALANLARA SIĞINMAK KAÇMAK EN KOLAYIYMIŞ...
VE BİR KEZ DAHA AĞIZDAN ÇIKAN HİÇ BİR KELİMENİN ARKASINDA DURMAMAK O KİŞİLİĞE YAKIŞANMIŞ...
CANIM ÇOK ACIDI...ÇOOK

22 Haziran 2009 Pazartesi

BABAM...

Konu babam olunca nereden başlayacağımı bilemedim.çünkü her anlamda şahsına özel bir babadır kendisi :)
annem anlatır bazen...babamın ben küçükken hayali kızım büyüyüp sabahları yatağa gelip yanımda yatıp oynayacakmıyız ...
çocukluğuma ait karelerde hep babam var.pazar sabahları erkenden uyanıp babamın kolunun altına girip trt 1 de red kit i izledikten sonra western filmlerinin başlamasını sabırsızlıkla beklemem,gözümün ucuyla babamın büyük bir ciddiyetle gazetesini okumasını izlemem,kahvaltıda benim sevdiğim yiyeceklerin olması ve bunları babamla yemem....
her ne olursa olsun ama iyi ama kötü bazı konularda anne ve baba yönünden şanslı olduğumu düşünüyorum.temelde bazı değerlerimin ,düşüncelerimin oturmasında anne ve babamın çok etkisi oldu...
belki kelimelerime dikkat etmem gerekiyor yada içimden nasıl geçiyorsa öyle yazmalıyım...
babam benim bloğun yeni farkına vardı:) bir kaç kere söylemiştim bir iki kez baktı...
ve gözümün önüne bu yazıyı nasıl okuduğunu getiriyorum.gözlüklerini takmış bir elini çenesine koymuş yada kolunu masaya dayamış şekilde biraz kafasını yukarı kaldırarak ciddiyetle okuyor:)
babamdan aldığım en büyük değer ahde vefa.babam için çok önemli olan bu konu benim içinde çok önemli oldu her zaman.ama canım o kadar acıdı ki bu zamanda bunun artık pek önemi olmadığı çok sert dersler alarak öğrendim.artık eskisi gibi değilim.1 yapıyorum 2 yapıyorum eğer karşımdaki bunun değerini anlamayacak kadar bencilse artık 3. olmuyor bende...
hani bazı babalar vardır tek bir bakışlarıyla yüzlerce şey anlatan...işte benim babamda böyle babalardan oldu hep.fazla konuşmayan konuştuğu zaman sadece bir kaç cümle kuran hatta bazen tek cümle kurup sonra karşısındakine haydaaa ne demek istedi acaba .içime oturdu bu dediği.çık bakalım işin içinden şimdi hissi verdiren bir baba :)
küçükken babamı hiç ağlarken görmedim.zamanla yıllar geçtikçe babam daha bir yumuşadı.daha da hassaslaştı.

bir kaç sene önce çok zor bir dönemden geçerken dik durmaya çalışıp ve ruhsal anlamda en az zararla atlatma çabası içindeyken bir gün verdiğim kararı babama söyledikten sonra onun ağlayarak bu verdiğin kararda her türlü maddi manevi arkandayım.benim 1 tane kızım var önemli olan senin mutluluğun demesini sesindeki o titremeyi ömrüm boyunca unutamam.aylarca vereceğim karar sırasında ailemin ne düşüneceği konusunda kendimi ne kadar sıktığımı telefonu kapattıktan sonra tüm vücudumda yaşadığım rahatlamada anladım...

babam...içimde sana karşı o kadar çok şey söylemek geçiyorki.ama tıkanıyorum.nerden başlayacağımı bilemiyorum.o ani parlamaların , huysuzlukların :), bazen nedensiz yere ^^hayır^^ların arkasında aslında çok güzel bir yürek olduğunu biliyorum...
eskiden off babamda hiç bir şeye izin vermiyor dediğim olaylarda aslında senin ne kadar haklı olduğunu şimdi anlıyorum.insan belli bir yaştan ve bazı yaşanmışlıklardan sonra olaylara daha başka açılardan bakmasını öğreniyor.ama yaşamadan anlayamıyor insan.her ne kadar sen benim canım acımasın diye uyarmana rağmen...hayat böyle bir şey
yıllar önce sen ameliyattan çıktığında ve yine seni bir konuda hastaneye kendi ellerimle götürdüğümde seni o halde görünce yaşadığım içimin acısını hiç unutmadım baba...o zamana kadar sen hep ulaşılmaz güçlü dimdik duran babaydın benim gözümde
bazen bu konuda sana kızsamda bir bakıyorum aynı şeyi ben yapıyorum.tezcanlılık...
bir yere gidilecekse en az yarım saat önceden orda oluyorum.randevularıma her zaman tam zamanında gitme prensibimin nedeni sensin.ama allahtan bir davete giderken davet sahiplerinden önce gitme gibi bir huyum yok daha baba :) bu huyunu almamışım.
zamanla insan içindeki kızgınlıklarını azaltmayı,daha hoşgörülü,daha sabırlı olmayı,annemin her zaman dediği gibi insan ruhunu terbiye etmesini öğreniyor.geçmişte yaşadığı canını acıtan olayları daha başka değerlendirebiliyor...ama izi her zaman kalıyor
bir şey olduğunda yavaş yavaş senin yanına yanaştığımda ^^hıı tamam gene bizim kız bir şey isteyecek yağ çekiyor :)^^demelerini,en ufak bir şeyde off lamalarını,size geldiğimde dönerken kapıda^^ bu eve bu kız yüzünden eve detektör koyacağım.gelirken 1 bavulla gelip 3 bavulla dönmeyi nasıl beceriyor :)^^ demelerini,bana gelirken annemle ikinizin benim sevdiğim şeyleri getirmenizi,kapıyı size açarken acaba neler getirdiniz diye heyecanla beklemeyi,geldiğimde beni özlemle öpüp^^sıpa özlemişim seni:)^^dedikten sonra dönerken hadi hadi evine artık diye evden kovalamanı :),benim eve geldiğinde etrafa bakarken baba bir şey mi istedin diye sorduğumda ^^ev benim değil mi istediğimi yaparım.ben ev sahibiyim.bak kızdırma koyarım kapının önüne görürsün :) demelerini,ekonomi haberlerini izlerken maliye bakanı gibi hesap makinasına yapışık hallerini:),araba kullanırken kendine has vites değiştirmeni,karides güvecini:),farkını her zaman koyduğun yaptığın yemekleri, tom ve jery i hala büyük bir keyifle izlemeni( bu arada 32 yaşına basmış kızın bunun tişörtünü aldı baba:) ) , bir şeye başladığın zaman örneğin spor gibi işin suyunu çıkarana kadar kendini ve etrafındakileride helak etmeni :)...sana ait ne varsa seviyorum baba
babalar günün kutlu olsun babam ...seni seviyorum

19 Haziran 2009 Cuma

ZARİF YENGEM

Benim hayatımda çok önemli bir yere sahip olan , zor anlarımda hep yanımda olup destek vereceğini bildiğim , bir şeylerin hesabını gütmeden koşulsuz şartsız sevmenin ne demek olduğunu her zaman hissettiren ve bence zeki akıllı kariyerli kadının tam karşılığı olan çok sevdiğim bir yengem var...adı gibi hayatın her alanında zarif ...hassas ...ince düşünceli.
bir kaç adım sonrasını bile düşünebilen , sorunlar karşısında her zaman çözüm üretebilen...
kısaca süper babaanne :)

insanın bencillikten çok uzak,bahaneler arkasına sığınmayan,sadece bir kaç kişiye değil değer verdiği her insana karşı sorumlulukları olduğunun ne demek olduğunu çok iyi bilen ,her koşulda sizin arkanızda olacağını bildiğiniz,siz bir şeylerin mücadelesini verirken en umutsuz en kötü anlarınızda bile sizden desteğini bir an bile esirgemeyeceğini bildiğiniz moral vermek için saat gün farkı gözetmeksizin yanınızda olduğunu bildiğiniz bir büyüğünüz olması bilmek manevi anlamda büyük bir güç !

zarif yengem 1 sene önce babaanne oldu ...ve tam 1 ay ara ile 2 kez :) yengemin 2 oğlu var ve 1 ay ara ile ikisininde oğlanları oldu.ay farkı ile küçük olan dünyalar yakışıklısı Derinimiz 1 yaşına bastı bu ay ve Türkiyeye geldi.Zarif yengem torunu için çok özel hazırlıklar yaptı.ve doğum günü için özel kurabiyeler düşündüğünde benim ilk aklıma gelen ve önceleri uzun zamandır sessiz takipçisi olduğum P.astanbul geldi...
muhteşem kurabiyeler ve cupcake'ler hazırlıyor ..düğün,doğum günü,aşk temalı ve hoşgeldin bebek kurabiyeleri gibi bir çok özel günler için o günün anlamına uygun şık kurabiyeler hazırlıyor...

16 Haziran 2009 Salı

BİR KADINI AĞLATMAK...

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! - İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü.Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı... Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan... İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E.. o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!
AZIZ NESIN

15 Haziran 2009 Pazartesi

BEŞ DAKİKA...

5 dakika diye düşünülüp 20 dakikaya çıkan güzellikler...
bu kadar keyif , huzur ve mutluluk verir.
zaman durur...sadece o an vardır...
her anında için titrer
gördüğün resmi iyice özümsemeye çalışırsın ki
yokluğunda sanki yanındaymış gibi o resime sarılıp uykuya dalmak için.
ayrıldıktan bir kaç dakika sonra...
havaya yayılan o koku her yere siner...
yavaş yavaş içine çekersin ki o kokuyu her bir noktan özümsesin
yokluğunda sana onu hatırlatsın diye
içine çektikçe daha da mutlu olursun.
gözlerinde ışık,yüzünde tebessüm...
dar vakitlere sığdırılmaya çalışılmış
yaşatılan mutluluğa yürekten teşekkür edersin
küçücük çabalarla ne kadar mutlu edilebildiğini bir kez daha görürsün
çok şeye gerek yok
içten gelerek yapılan her şey başımla beraber
yüreğime her hareketiyle bir şekilde değen
balıkların efendisi...

KADINLAR İÇİN KUMANDA :)

İYİ HAFTALAR :)

10 Haziran 2009 Çarşamba

BİRİSİ İÇİN İYİ SÖZLER...

İnsanın birisi ile ilgili iyi sözler yazması için bir şeyler yaşaması gerekmez mi? büyük beklentiler içinde olmadığınız halde sizin gösterdiğiniz ilginin sevginin ve en önemlisi saygının yarısını bile göremiyorsanız...ben değiştim sözü dudaklardan ne kadar kolay çıkarken iş uygulamaya geldiğinde hep bir bahanelerin arkasına sığınılıyorsa...hep tek tarafın emeği ile bir şeyler yaşanılıyorsa...her şeye en baştan başlarken içinizdeki umudunuzun gittikçe azaldığını görüyorsanız...yüreğinize ruhunuza değecek sabah ondan gelecek bir mesaj...gün içinde onun sesini duyacağınız bir telefon...çok görülüyorsa bu yürek ne kadar dayanır buna !
illa karşı tarafın mı bazı şeyleri düşünüp yapması gerekiyor...eğer istenmiyorsanız , gene dik durulamayacaksa,ufak jestlerle gönül alınamayacaksa,bir şey bari bu sefer hak ettiği gibi yaşanamayacaksa...buna bu yürek ne kadar dayanır !
bu sefer için bir ışık görmeye başladığınızda neden ışığı kapatmak için bu kadar mücadele edilir !
oysaki mutlu etmek o kadar kolay ki...verdiğinin 10 katını alacağı halde bu mutluluğu yaşamamak için direnmek...kalp kırmak...bazı cümleleri nerelere kadar gideceği hesaplamadan kalbime saplamak daha kolay geliyor...başkaları için bu kadar düşünceli hareket edilirken size bunun çok görülmesi neden...ve bu cümleyi yazarken gözünüzden akan gözyaşına engel olamamak neden
birisi için iyi sözler yazmayı bende çok isterim...görmek istiyorum.1 sefer yapılıp sonrasının gelmeyeceği düşüncesini kafamda yıkmak evet sürprizler karşısında yüreğime söz geçiremedim demek istiyorum...eğer güzel bir şeyler bana yaşatıldığı halde ben bunun hakkını veremiyorsam değerini bilmiyorsam o zaman benim için değer bilmediğime dair sözlerin hepsini buraya yazacağım...evet hodri meydan
çok şey mi istiyorum?
yada
varmısın ?

9 Haziran 2009 Salı

TANYAM.ŞEYTAN TACI VE KİRAZ PARTİSİ

Şu 3 ayda o kadar çok şey öğrendim ki...bunlardan biri bazen en yakınızdaki kişilerin aslında size ne kadar uzak olduğu...kendi bencillikleri ve bahaneleri içinde kaybolup gittiklerinin farkında olmadan beni de o kaos ortamının içine soktuklarını gördüm...yaşadım...ders alıp almadığımı yakında yaşayarak göreceğim !
ve bu zor geçen 3 ayda kazandığım en önemli şeylerden biri yüreği muhteşem , deli dolu :),benden desteğini bir gün olsun bile esirgemeyen ,hem telefonla hem maille yanımda olduğunu hep hissettiğim sevgili Tanyam :)
bugün onunla çok keyifli bir gün yaşadım...bazen keyifli sohbet...bazen verilen kararların doğruluğu...sonuçları...ve sonuçlar karşısında bazı insanların ne kadar dik durabileceği ile ilgili dersler aldım tanyamdan :)
giderken geçen gün kendime aldığım şeytan tacından aldım ona:) biliyorum ki o da benim gibi deli dolu :)
ve geçen hafta bir dileğimin kabul olmasından dolayı tanya ile yapacağımız kiraz partisi için bunları takmaya karar verdim ...tanyam o da göre hazırlıklı ol:)
ada da balkona yayılıp kirazları yerken aslında başka şeylerin hırsını çıkarıp:) bir konuda hain planlarımızı daha da detaylandıracağız :)
tekrar teşekkür ederim tanyam...yüreğin ...emeğin... sabrın ...ve o gülen gözlerin için :)

BABA HER YERDE BABA :)




8 Haziran 2009 Pazartesi

ÖZLEDİN Mİ...BİR TEK SEN EKSİKSİN...

Özledin mi, öyleyse kalk gel.
Bırak artık, kim ne derse der
Yasak günah, hayat ah elden gider
Onların kendi hikâyeleri yok
Onlar sadece seyirci dünyada
Aşksız yaşsız hasarsız ah
Bir diyarda
Sen seç ben söyledim gitti
Son sözümü ölmem artık
Bu pişmanlar ordusuna
dönmem artık
Gel kiyma ah gel duyma
Sen de bu mutsuzlar
Kervanina uyma...
SEZEN AKSU-ÖZLEDİN Mİ
BİR TEK SEN EKSİKSİN...
Yaşlanmışsın görmeyeli Şişmanlamışsın, evlenmedin mi, kaç kere Senden sonrası olmadı olmadı yok Özledim yani aşk budur yan yolu yok Bir tek sen eksiksin İşim gücüm her şeyim tamam Bir ev bir yuva iki de çocuğa Yok ben sensiz karışamam His Hala aynı da Yol hala ayrımı Güç hala onda mı? Aklın mı yoksa aşkın mı? Bir ihtimal kabuğundan kaçıp göçersin Beklerim orda Aşksa bekleyiş seversin, seversin
YALIN

4 Haziran 2009 Perşembe

SEVGİLİ

SEVGİLİ
Zaman nasıl akıp gidiyor.İnsanlar maskelerini ne çok seviyor.Yıllarca bir yalanla bir ömür geçiyor da.Hiç kimse yok bir tek günü sonuna kadar yaşamaya.Mecbursun yalnızlığa.Oysa sevgili, bir tek sevgili.Nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini.İçimdeki fırtına ele geçirdi beni.Bir gün baktım hiç korkmadan aynaya.Orda yeniden gördüm kendimi.İşte sevgili, bir tek sevgili.Nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini.Şimdi asla pişman değilim.Yaşadığım herşeyin bedelini ödedim.Nasıl olsa bir gün gelir duygular bulur yerini.Hem cehennem, hemde cennet yeryüzünün mevsimleri.O kadar şey değişti ki.Artık kimse masum değil.Duygular çok eskidi.O zamanlar biz ne güzel çocuklardık.Dünyaya aydınlık gözlerle bakardık.
Ve işte ozaman kırdığın bu kalp.Şimdi kırıyor başka kalpleri
Aşkta kazanmak dedikleri kaybetmektir bir çok şeyi
SÖZ: MURATHAN MUNGAN

SONUÇ :)

bugün dr un sekreteri aradığı zaman içimden bir şeyler koptu.oraya nasıl gittiğimi bilmiyorum.telefonda konuştuğum insanlar anında anladılar.sesimde gerginlik varmış...
bir ara o kadar kötü oldumki ağlayacaktım.
sekreter içeri buyrun elçin hanım dr sizi bekliyor dedi.oturduğum yerden dr un odası çok yakın ama yürürken bana çok uzun geldi.içeri girdim.oturdum.bana baktı.ve gülümsedi :
***elçin en başta hemen şunu söyleyeyim sonuçların TEMİZ dedi :)
o an nefesim kesildi.çığlık atmak bağırmak istedim ama bunu bile yaşayamadım içime attım.kontrolü kaybetmeme olayı gene hala var bende :)
3 ay sonra tekrar bir test ve eğer temiz çıkarsa 6 ay sonra olacak artık kontroller...
bu süreçte maillerle , telefonlarla , yorumlarınızla verdiğiniz destek için binlerce teşekkür ediyorum.iyiki bloğ açmışım dedim bir kez daha :)
ve özellikle sevgili tanyam verdiğin enerji ,duaların,o beni her seferinde mutlu eden maillerin, o güzel yüreğin emeğin ve sonuçtan sonra o heyecanla yazdığın mail ve o güzel sesinle telefonun :) için ne kadar teşekkür etsem az...ve 20 lik çok hoş zarif bir bayan olduğunu bir kez daha gösterdin :)
ve sevgili gülen dr a gitmeden önce içine doğmuş gibi tam zamanında araman, telefonda beni o halimle bile güldürmen,desteğin,o güzel deli dolu yüreğin...çooook teşekkür ederim kuzum benimmmm :)
yaşasınnn yırrttımmmmm :)
****yukardaki yazıyı dr dan döndükten sonra yazdım.akşam bir mesaj geldi ve ben gene dağıldım sevincim içimde kaldı.keşke bazı şeyler zamanında yapılsaydı...bir süre yazmayacağım bloğa.

3 Haziran 2009 Çarşamba

TEST SONUCU BELLİ OLMUŞ...

dr un sekreteri aradı biraz önce.sonuç çıkmış ve dr um beni görmek istiyormuş.16.30 da yanında olacağım...umarım bu sefer temiz çıkar.o odadan geçen sefer olduğu gibi ağlayarak çıkmak istemiyorum artık...
sadece dua ediyorum...

NEFİSSEYLER-NEFİSE ABLAM




cam boyamaları ....


yaptığı bir tabak...


Nefise ablanın yaptığı bir sandık...


Ocak ayında bana bir mail geldi.Tam o dönem düşmüştüm ve yataktan çıkamıyordum.Zarif bir dille yazılmıştı.O dönem bloğumda dönüşümlü olarak Monica Molina nın bu parçası ve Ghir Enta nın bu parçası çalıyordu.Ve mailde benim sessiz takipcim olduğunu belirtmiş ve Ghir Enta nın parçasını yollamamı rica ediyordu.bende hemen yolladım.bloğu yoktu...ama bloğ dünyasını sıkı takip ediyordu

sonra onunla mailleşmelerimiz ardından telefonla konuşmalarımız başladı.devamlı ona bir bloğ aç diye söylenmeye başladım :) çok zarif eğlenceli yaşını asla göstermeyen 2 tane dünyalar güzeli ve yakışıklısı evladı olan genç güzel bir bayan :) geçen ay onunla cevahir de buluştuk ve kahve keyfi yaptık.sonra hem onun hem benim bazı sağlık sorunlarından dolayı bir türlü bir araya gelemedik.geçen hafta ona gittim sonunda.ve ne kadar yetenekli olduğunu kendi gözlerimle görmüş oldum...çok güzel şeyler yapmış ahşap ve camdan.hatta sipariş alıyor isteyen olursa
ve ona da bloğ açtık sonunda hemde büyük maceralarla :) adı NEFİS SEYLER

o kadar güzel ağırladı ki Nefise Ablacığım...o pastalar hele o kısır muhteşemdi...
her şey için tekrar çok teşekkür ederim ablacım :)
ve yukarda o güne ait kareler ...

2 Haziran 2009 Salı

KOCAM SİZE EMANET

dün gece tesadüfen tv da bir proğram izledim.Kanal d de Kocam Size Emanet ...daha çok dikkatimi çeken şey iletişim danışmanı Deniz Adanalı nın olması.onun bölümünü sevgili tüm evli arkadaşların eşlerine mutlaka ama mutlaka izletmesi gerektiğini düşünüyorum :)
izlediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız :)

1 Haziran 2009 Pazartesi

ERKEKLERİN KADINLARDAN RİCASI :)

Pembe dizilerdeki sahte aşk nağmelerini bizden duymaya çabalamayın çünkü onlar gerçekten rol yapıyor ve kabak bizim başımıza patlıyor.
Bir SMS gönderdiğiniz zaman ilk 10 saniyede cevap gelmeyince ikinci SMS‘te “Orda mısın ???” diye sormayın. Kesinlikle oradayızdır ..!
Mağazada gelinliklere bakıp “Aaaa ne güzeeel” dediğinizde onun bizim için bir anlamı yoktur. Bizi duygusuzlukla suçlamayın. Gelinlik sadece kızların hayalidir erkeklerin değil!!!
Saçlarınızı boyattığınızda bunu fark edemezsek anlayın ki yakışmamıştır ve bu bizim suçumuz değildir.
Çoğu erkek ısrardan ve bir şeyi ikinci kez duymaktan nefret eder; mutlaka ilk söylediğinizi anlamışızdır ama işimize gelmiyordur, lütfen bize geri zekalı muamelesi yapmayın.
Alışveriş yapmak hiç zevkli değildir ve asla zevkli olmayacaktır.
‘Beni seviyor musun ?’ diye sormayın. Emin olun ki sevmiyor olsak yanınızda bir saniye bile durmayız…
Bizden sizinle aynı üzüntüyü yaşamamızı ve size tuvalete kadar eşlik etmemizi beklemeyin, o sizin kız arkadaşlarınızın görevidir.
Bir yere gittiğimizde, hangi kıyafeti giyerseniz giyin, size çok yakışıyor, yemin ederiz. O yüzden bir daha sormayın.
Biz erkekler gerçekten basitizdir. Mesela sizden ekmeği getirmenizi istiyorsak, aslında sadece acıkmışızdır ve sadece ekmeği getirmenizi istiyoruzdur. Bundan ‘ekmek niçin masada değil’ diye bir iğneleme yaptığımız sonucunu çıkarmayın zira tüm erkekler edebiyatçı değildir…
Eğer farkında olmadan 2 değişik şekilde anlayabileceğiniz bir şey söylemişsek ve bunlardan biri kötü ve sizi üzecekse, kesinlikle diğer anlamında söylemişizdir, boşuna bizi sıkıntıya sokmayın…
Biz farklı anlamlar taşıyan dolaylı, mecazlı soruları anlamayız. Ne istiyorsanız doğrudan söyleyin ve bizi yormayın…
Eğer şişmanladığınızı düşünüyorsanız ki büyük ihtimalle şişmanlamışsınızdır. Bize sormayın, cevap vermeyi reddediyoruz.
En karmaşık durumda bile bizim için temel kural şudur: ‘En kolayını seç’. Bizden komplike şeyler beklemeyin.
Erkekler genelde sadece ana renkleri görürler. Mesela, şampanya bir renk değil, bir içkidir bizim için.
Sarımsı Yeşil, Açık Yeşil Likör yeşili, Çimen Yeşili, Kireç Yeşili, Yay Yeşili, Orta Deniz Yeşili
Yukarıda saydıklarınız vallahi hepsi yeşil işte..! Lütfen bizi zorlamayın..?
Erkeklerin çoğunun en fazla 3 çift ayakkabısı vardır. O yüzden 30 çift ayakkabınızdan hangisinin kıyafetinize uyacağını bilmiyoruzdur lütfen sormayınız ayrıca uyum diye bir şey yoktur ve sırf uyum için giyeceğiniz şeyleri 1 hafta önceden tasarlamanız tamamen sizin takıntınızdır. Mavi kotun üstüne her renk ve desen blüz giyilebilir.
Kırmızı tokanız var ve sırf bu tokaya uyum sağlaması için lütfen kırmızı takım elbise almaya bize mağazaları dolaştırmayınız..!
Cuma + Cumartesi + Pazar = Bol yemek ve mutfak gerçekliğinin icrasıdır…
Bizi anlamaya çalışın; ancak bizi anlama işini lütfen fazla abartmayın çünkü çok kolay anlaşılır erkekler.
Evi temizleyip yorulduktan sonra, yüzünüze bakılmayacak haldeyseniz, yaptığınız temizliğin bizim için bir anlamı yoktur, takdir beklemeyin. Temiz bir evden ziyade bakımlı görünen bir kadınla bir evi paylaşmak daha anlamlıdır…
Ev işlerinden sonra yattığınız yerde sızıp kalıyor ve her türlü kur çabasına yorgunum diyorsanız bu bizi bozar… Bir erkeğe temiz evden önce temiz bir eş ve hatta sadece bir eş lazımdır. Temizlik bir temizlikçi tarafından da yapılabilir ama bazı şeyler temizlikçi ile yapılmaz… Yapılmamalı da. Bizi zorlamayın..!
Aylarca süren baş ağrıları baş ağrısı olamaz, mutlaka bir doktora gidin.
Size ‘neyiniz var’ diye sorduğumuzda, ‘hiç bir şeyim yok!!!’ derseniz size inanırız, bizim için olay bitmiştir. O yüzden bir şeyiniz varsa doğrudan söyleyin sonra bizi anlayışsız durumuna düşürmeyin…
30 civarında ayakkabınız ve dolaplar dolusu elbiseniz varken bizi iflas ettirmek bir sevgi gösterisi değildir.
****İNTERNETTEN ALINTIDIR...İYİ HAFTALAR :)