30 Nisan 2012 Pazartesi

KÖFTECİ RAMİZ - KÖFTECİM

Benim köfte sevdam en üst seviyeye benim bildiğim 4 yaşlarında geniz eti ameliyatı sırasında ulaştı .Nasıl mı ? Şöyle malum genelde her çocukta bir köfte sevgisi vardır ama bunun dereceleri farklı .Benimkinin derecesini olayı yazdığım zaman artık siz karar vereceksiniz.Ameliyat için malum aç kalmam gerekiyor ama yaş 4 ve o yaşta bi çocuğa bunu nasıl anlatabilirsiniz ki .Az çok hatırlıyorum gözümün önünde köftelerin resmen resmi geçit yaptıklarını :) Ameliyat saati akşam üstüne sarkınca ve ben hala aç olunca bende ipler koptu tabi.En sonunda beni ameliyata aldılar ama ben ameliyat derdine düşeceğime köfte derdine düştüm.Hatırlıyorum beni masaya yatırdılar bayıltmaları lazım ama ben köfte diye ağlıyorum.Bir an yattığım yerden kalkıp oturup son ses köfteee diye bağırdım bir güzel :)

Çocukken dedem beni köfte çok sevdiğim için Ankara da inegöl köftesi meşhur bir yere götürdü.Bu kadar ameliyat masasında bile köfte diye sayıklayan bu çocuk garsonun küçük hanım ne alırsınız sorusuna makarna cevabı vererek garson dahil ordakileri şaşırtmayı da başarmıştır .Ardından peki ne içersiniz sorusuna verilen cacık cevabımı hala düşünmekteyim hangi mantıkla bunu dedim diye :)

Hep annemin yaptığı köfteler her çocuk gibi özel oldu benim için .Nerde kimin evinde yersem yiyeyim damağımda hep annemin köftelerinin tadı vardı .Hep o tadı aradım.Dışarda yediklerimden de tad alamadım.

Yıllar önce bir gün İzmir e giderken Manisa Akhisar da benzincinde durup bir köfteciye girdik.Köfteci Ramiz ...Daha ilk o salata barı kendine çekti beni.Bir sürü çeşit ,yeşilliklerin her tonu ...Ardından gelen köfte ile daha ilk lokmada köftecimle aşkımız başlamış oldu :)

Lezzeti harikaydı . İstanbul da yerleri yoktu ve bu yüzden her o tarafa gidene rica ettim ve çiğ olarak buzlukta getirdiler.Buzluğa atıyordum ve canım çektiği zaman hemen bitmesin diye azar azar pişiriyordum :) Bir gün bir arkadaşım hadi Elçin gözün aydın senin köfteci İstanbul da yer açmış dedi ve tabi çok sevindim.Ardından benim eve yakın bir alışveriş merkezine de açılınca artık tabi beni kimse tutamadı.Bir çok yerde yedim daha önce ama o aradığım tad yoktu .En sonunda tam istediğim lezzette bir köfte yapan yer vardı yakınımda.Ve ondan sonra köftecime olan sevgim gittikçe arttı ve sadik bir müşterisi oldum.Hatta çevremdekiler bildikleri için beni ^^ Aaa Elçin nin köftecisi^^ bile demeye başladılar.İşte Köfteci Ramiz le olan tad ve gönül bağım böyle başlamış oldu .

Köfteci Ramiz'in hikayesi kendi sitesinde şöyle anlatılmış...

^^20.Yüzyılın hemen başında Makedonya’nın Prilep şehrinde dünyaya gelen iki öksüz ve yetim oğlan kardeşin öyküsüdür bu… Babaları Balkan Savaşında esir düşmüş, annelerini bebek denecek yaşta kaybetmişler, onları büyüten babaanneleriyle birlikte Türkiye’ye göç etmişler. Önce Alaçatı, sonra İstanbul ve Adapazarı derken amcalarının yaşadığı Manisa’nın Akhisar ilçesinde almışlar soluğu…

Akhisar o yıllarda Birinci Dünya Savaşından yeni çıkmış ve çiçeği burnunda bir Cumhuriyet’in şehri. Halk tarifi şimdilerde imkansız bir yoksulluğun içinde. Burada amcalarının meyhanesinde çalışmışlar ama bir taraftan da yıllar boyu süren askerlik görevlerini de İstanbul’da yaparlarken evci çıktıkları akşam saatlerinde ve hafta sonlarında, o yılların İstanbul’unun önemli lokantalarında çalışarak mesleklerini geliştirmişler. Akhisar’a tekrar döndüklerinde de Makedonya’da sokak satıcılarının yaptığına benzer bir tür ızgara köfteyi daha da geliştirebilme imkanı bulmuşlar.

Tamamen dana etinden mamul, sadece tuz ve soğandan oluşan, yiyene et tadı veren bu köftenin altına, kepekli bir tür pideyi tereyağında kızartarak doğrayarak yastık yapmışlar. Izgara edilmiş yeşil biber ve tavada tereyağıyla ısıtılmış domateslerle sunulduğunda, yiyenin unutamadığı bir lezzetin yaratıcısı olmuşlar. Sonunda da 1928 yılında limon sandığından sandalyeleri olan küçücük bir dükkan açmışlar kendilerine… 1934 yılında da, şimdi hala faal olan tarihi dükkanlarına taşınmışlar. On yıllar boyunca Akhisar’ın ilk ve tek köftecisi olarak bu lezzetin ününü tüm ülkeye duyurmuşlar. Öyle ki, İstanbul – İzmir anayolundan saparak Akhisar’ın içine, Merkez Çarşı’ya gelip bu köfteyi tatmak isteyen İstanbullu müşterileri her gün daha fazla gelir olmuş dükkana…

Köfteci Ramiz’in dördü oğlan biri kız beş çocuğu olmuş. Çocukları hem onunla dükkanda çalışmış hem de okumuşlar. Oğlanlardan ikisi hukukçu, kızı diş hekimi, diğer iki oğlanın da birisi mühendis diğeri de işletme tahsil etmiş. Bütün bir ömrü, yarattığı bu lezzeti ülkeye duyurmak adına çalışan Köfteci Ramiz 1970 yılında rahmetli olmuş. Çocuk denecek yaşta babalarını kaybeden kardeşler dört elle babalarının bıraktığı mirasa sarılmışlar ve babalarından teslim aldıkları bayrağı bugüne kadar getirmişler. ^^

İşte babalarından miras kalan bu büyük markayı 4 erkek kardeş dünya markası yapma yolunda büyük bir emek içerisindeler .Birol,Bircan,Birtan ve Bülent Taşkınlar kardeşler bambaşka alanlarda eğitim almalarına rağmen baba mesleği ağır basıyor ve bu işe gönül veriyorlar.İşletme , jeofizik mühendisliği ve hukuk alanlarında eğitim alıyorlar.Daha ilkokuldan itibaren tüm eğitim süresince tatil zamanı hep çalışarak geçen , o yaştaki çocuklar denize girerken o yaşta verilen sorumlulukları en güzel şekilde yapmak için verilen emek ,çaba ...
Ve şu anda Türkiye de 100 ü aşkın şubesi ve yakın zamanda yurt dışında açılacak şubeleri ile inanıyorum ki bu azim ve emekle dünya markası olma yolunda hızla ilerleyecek .

Geçen gün bir   beğeni    maili attım ve açıkçası hem şaşırdım hem sevindim .Çünkü müşterilerden gelen her türlü maile gereken özen gösterilmezken bir çok kurumda , Köfteci Ramiz yaklaşımı ile bu konuda da farkını ve ne kadar hassas olduklarını ortaya koydu.1 saat sonra Genel merkez müdürü Hakan Bey tüm samimiyeti ve nezaketiyle aradı.Ardından 4 kardeşten Bülent Bey'le de bir konuşma yaptık.Büyümek güzel ama bazı şeyleri sindirmek ,hazmetmek ,emek vermek ve miras kalan bu büyük markayı daha ilerilere taşımak da başka bir meziyet bana göre.

Bülent Bey yeni açılan Trump Tower da sadece çocuklara ayrılan bir katta Köfteci Ramiz Çocuk olarak da yer aldıklarını söyledi.Sadece çocuklara özel yiyeceklerin ve tatlıların olduğu bir yer olduğundan bahsetti büyük bir heyecanla .

Ve beni çok mahçup ettiler .Ertesi gün Köfteci Ramiz e özel tarhana,karadut reçeli,yeşil fıstık reçeli,2 çeşit zeytin ,bal,sızma zeytinyağı ve saf sabunlardan oluşan büyük bir paket yolladılar .Daha kutuyu açar açmaz mis gibi tarhana kokusu yayıldı eve .Ve bu ürünleri şubelerden almak da mümkün .Burdan bir kez daha çok teşekkür ediyorum en başta Bülent Bey e ve Hakan Bey e .Sabırları ,anlayışları ve beğeni mailine bile olan hassas yaklaşımları için

Geçen ay annem bana geldiği zaman o an canım inegöl köfte istediği için bir avm nin içinde Ramiz ile karşılıklı olan bir yere gittik .Dedemle yıllar önce yediğim o inegöl köfte tadını arıyorum zaman zaman ve bu nedenle oraya girdik.İlk annem sesini çıkarmadı.Ama ben sanki ihanet ediyormuşum gibi hissettim ve arkamı dönerek oturdum Ramizin olduğu tarafa .Yiyoruz ama annemde pek bir memnuniyet havası yoktu.En sonunda yemek bitti ve anne rahat rahat söyle beğenmedin mi diye sordum.Annem ilk kırmak istemeyip yoo hayır yedim beğendim dedi.Ama kendini tutamayıp gözleri ile Ramiz i işaret edip ^^ Senin Köfteci Ramiz'in köftesi daha güzel ama hiç kusura bakma^^ dedi :) Yani yılda 1 kere başka bir yere gittik ama ihanet etmiş gibi hissettim ve tabi ilk göz ağrımın yerinin başka olduğunu bir kez daha anlayıp köftecimle olan bağlılığıma devam ettim









Bu büyük markanın başlangıcı Manisa çarşıdaki ilk dükkan ve baba Ramiz ...

Birtan Taşkınlar bu sitede 1928 yılında başlayan bu lezzet yolculuğunu çok güzel bir dille anlatmış .

2 yorum:

NzlGl dedi ki...

Elçinciğim
bende köfte- patates ' çilerdendim küçükken:)))
Ramiz'i bende beğeniyorum. Hatta oğlum 2 ay bir şubesinde çalıştı . Asla dondurulmuş olmuyor diğer köfteler gibi. Hepsi günlük geliyormuş.
Ama şu bir gerçekki merkezindeki özen şubelerinde olmayabiliyor.
Yinede afiyet olsun sana diyorum.

Bu arada inegöl köfte yemek istiyorsan lütfen Kadıköy çarşısındaki hacıbekir pastanesinin karşısındaki köfteciye git derim. Geçen gün 2 porsiyonu nasıl yediğimi anlamadım bile:)
Bir dene asla pişman olmassın:))))
çok öptüm , sevgiler

Ayfer Albayrak dedi ki...

Down cafe ile ilgili yazınızı ve ictenliginizi çok beğendim. Keşke herkes sizin kadar duyarlı olsa.
Teşekkürler paylaşımını için.