27 Ocak 2010 Çarşamba

ACİL !

Anadolu yakasında olan ve işinde uzman , tanıdığınız bir hematoloğ var mı arkadaşlar ? Korkmayın şimdilik kötü bir şey yok.Yada öyle görünüyor bilmiyorum...
Ama en kısa zamanda gitmem şart...
Hani hep sizlerin duası desteği ile son 1 senede yaşadığım sağlık sorunlarını atlattım ya ...
Bu da geçecek...Umarım

25 Ocak 2010 Pazartesi

BENDE BİR KARIM OLSUN İSTİYORUM !


Karılar olarak sınıflandırılan insanlardan biriyim. Aynı zamanda anneyim. Bir süre önce karısından yeni boşanmış bir arkadaşıma rastladım. Bir çocuğu vardı ve tabii ki eski karısıyla yaşıyordu çocuk. Yeniden evlenmek istediğini söyledi. Bir akşam evde ütü yaparken bu arkadaşım aklıma geldi ve "bir de benim karım olsa hiç fena olmaz" diye düşündüm. Neden bir karım olsun istiyordum:
Kendimi ve bakmakla yükümlü olduğum diğerlerini destekleyebilmek için.
Yüksek öğrenimimi bitirmek isterim. Karım ben okulu bitirene kadar çalışıp bakar.
Çocuklarımıza da bakar. Onların doktor-dişçi randevularını ayarlar, iyi beslenmelerini sağlar, her zaman temiz ve bakımlı olmalarına dikkat eder.
Karımın çocuklarıma her zaman sevgi göstermesini, okul ve derslerimden zaman ayıramayacağım için çocukları gezdirmek, hasta olduklarında bakmak, özel ilgi gerektiği zamanlarda ilgilenmek karımın görevleri arasında olur.
Karımın gerektigi zaman işten izin alabilmesi mümkün olmalı, ama bu işten atılmasına neden olmamalı. Bu izin almalar maaşından kesintilere neden olabilir, ancak o kadarına göz yumabilirim.
Karımın benim fiziksel ihtiyaçlarımı da karşılaması gerekir.
Evimi temiz tutup benim ve çocukların arkasından toplayıp düzeltir. Giysilerimi temiz ve ütülü, eşyalarımı da aradığım zaman bulabilmem için yerli yerinde olmasına özen gösterir.
Karımın iyi bir aşçı olmasını, yemek alışverişini ve pişireceği yemekleri iyi planlamasını, yemekte bana ve çocuklara güler yüzlü davranmasını yemekten sonra da benim ders çalışabilmem için bulaşıkları yıkamasını isterim.
Hasta olduğum zaman bana bakıp ilgi gösterir, kaçırdığım dersler için beni avutur.
Tatile gittiğimizde dinlenebilmem için çocukların beni rahatsız etmemelerini sağlar.
Karımın görevlerinden yakınmamasını dilerim. Ancak çalışmalarımda karşılaştığım sorunları anlatmak istediğimde beni ilgiyle dinlemesini ve gerektiğinde yazdıklarımı temize çekmesini beklerim.
Karımın sosyal hayatımın ıvır zıvırıyla ilgilenmesi gerekir. Dışarı çıkacağımız zamanlarda çocuk bakıcısı bulmasını, arkadaşlarımı eve davet ettiğimde özel yemekler yapıp ikram etmesini, ancak ben ve arkadaşlarım ilgimizi çeken konularda konuşurken sözümüzü kesmemesini isterim.
Çocukların beni ve konuklarımı rahatsız etmemeleri için karımın onlara erken yatırmasını isterim. Konuklarımızın küllükleri temiz mi, tabakları boşalmış mı, içkileri var mı, kahveleri tam istedikleri gibi mi? Bu gibi ayrıntılara özen göstermesi gerekiyor.
Karımın cinsel gereksinimlerim konusunda da duyarlı davranmasını isterim. İstediğim zaman tutkuyla sevişmeli ve beni doyuma ulaştırmalı. Ve tabii eğer havasında değilsem benden cinsel ilgi beklememeli.
Başka çocuk istemediğimden karımın doğum kontrolü konusunda tüm sorumluluğu alması gerekir.
Bana sadık olması, entellektüel hayatımın birtakım kıskançlıklarla kesintiye uğramaması bakımından önemli. Ancak benim cinsel ihtiyaçlarım monogamiye katı bir bağlılığı gerektirmeyebilir. Bunu anlayışla karşılayacak bir karım olmalı.
Eğer bir rastlantı eseri şimdiki karımdan daha uygun biriyle karşılaşırsam, karımı yenisiyle değiştirme özgürlüğümün de olmasi gerekir. Yeni bir hayata başlayabilmem için karımdan çocukları almasını ve benim de yüzde yüz özgür olabilmem için onların tüm sorunlarıyla ilgilenmesini beklerim.
Okulu bitirip de işe başladığımda karımın kendini tam anlamıyla görevlerine adayabilmesi için işini bırakıp evde oturmasını isterim.
TANRIM KİM BİR KARISI OLSUN İSTEMEZ Kİ !!!
Judy Syfers'tan bir makale....

23 Ocak 2010 Cumartesi

ERKEKLER VE MASAL KİTABI

Adamın biri kitapçıya gider ve tezgahtara:
- 'Evin reisi erkektir adlı kitap var mı? .' diye sorar.
Tezgahtar cevap verir:
- 'Maalesef beyefendi masal kitabı satmıyoruz
:)

22 Ocak 2010 Cuma

BLOĞUMDA SORUN !

Bir süredir bazı arkadaşların benim bloğa girmek istediklerinde bu profilin herkese açık olmadığını belirtten bir uyarı oluyormuş.Ama ben asla kapatmadım bloğu.Bazı kişiler girebiliyor bazı kişiler giremiyor...Bunun nedenini veya çözüm yolunu bilen var mı arkadaşlar ?

18 Ocak 2010 Pazartesi

ANNEM FACEBOOK HESABI AÇARSA !!!

cumartesi günü maillere bakarken bir mesajı açtığımda şok oldum.
Annem facebook hesabı açmış benimle arkadaş olmak istiyormuş :)
Annem 56 yaşında ve çok eğlenceli bir annedir.Yaşını hiç göstermez ( maşallah annem :) )
Geçen hafta msn adresi aldı kendine ve evde kendine ait bir bilgisayarı var artık.
toplam 36 saattir facebookda
ve gelinen nokta şu :

***daha 1 saat dolmadan 9 tane arkadaşı oldu.(hepsi akrabalar tabi :) )

***aradım telefona bakmadı.bir kaç saat sonra aradım açtı.
anne merak ettim aradım açmadın dedim.verdiği cevap bilgisayarımın başındaydım
meşgul etmeyin beni!!!!! ( nası yani :) )

***kardeşim anne yemek yapmazsan görevlerini unutursan
bak bu bilgisayarı tamamen kapatırım görürsün demiş :)

***babam bak başına bela alacaksın olmadık insanlar seni rahatsız edebilir.
her türden insan var orda.
bak gelir alırlar seni karışmam ona göre demiş.
annemin cevap ee daha iyi ya başınız rahatlar ben yokken :)

lafın özü annem bu facebook olayına çok hızlı başladı çokkk :)

bir gelen maillere bakmayı öğretemedik.Onuda annem inşallah başına bela almadan öğrenir :)

allah sonumuzu hayır etsin ...amin :)

15 Ocak 2010 Cuma

KLOZET KAPAĞI NE İŞE YARAR !



Bana gelen bir maili paylaşmak istedim sizinle :

TV de zap yaparken, bu bizim Amerikan asıllı Türk dopktorumuz Öz'ün
programına denk geldim.Tombul amerikalıların bizim doktora duydukları
hayranlık beni şaşırttı ve seyretmeme vesile oldu... İyi ki seyretmişim,
bizim Öz, proğrama katılacak olan seyircilerden birgün
önce banyolarında hali hazırda kullandıkları havlu bone ve diş fırcasından
birer örnek aldırmış ve laboratuara göndermiş. Program sırasında bu
sonuçları açıkladı... Sonuç inanılmaz.... Latince adını şimdi
hatırlamadığım aslında önemi olmayan x bakterisi, Yine Latince adını şimdi
hatırlamadığım aslında önemi olmayan y bakterisi ve yine Latince adını
şimdi hatırlamadığım aslında önemi olmayan z bakterisi, ve bunun gibi
binlerce bakteri havlularımızda diş fırcamızda
bonelerimizde, paspasımızda tavanımızda duşa kabinimizde küvetimizde
aynamızda lamba anahtarımızda kısacası banyonun heryerinde, bu nasıl oluyor
peşinden hemen anlattı... Sifonu çektiğimizde su partükülleri şiddetle
çarpışıyorlar. Bu şiddet su partüküllerinin klozetin alanın 5 m lik
çevresine hızla dağılmasına sebebiyet veriyor. Bu partüküller
beraberlerinde bakterileride taşıyorlar.... Peki bu bakteriler neler? Tahmin
edebildiğiniz gibi dışkı, idrar ve koli basili vs...
Yani sifonu çekmeden klozet kapağını kapatmazsanız milyonlarca iğrenç
bakteriler banyonun her yerine havlumuzdan diş fırçamıza kadar her yere
yerleşiyorlar...

Sanırım çoğumuza yıllarır manasız gelen klozet kapağının şimdi neye
yaradığını anladık...!!!

14 Ocak 2010 Perşembe

ALPAY'DAN HABER VAR

Dün gece haberlerde milli futbolcu Emre Belezoğlu!nun 11 yaşındaki yeğeninin lösemiden vefat ettiğini izledim.Zaten bir kaç gündür yeni susmuştu ağlamalarım İbrahimden dolayı.Akşam izleyince o yavruyu çok üzüldüm gene başladı tabi gözyaşları...
Gece saat 10.30 da telefonum çaldı.Baktım Alpay yazıyor.Yüreğim ağzıma geldi.o telefonu açana kadarki bir kaç saniyede yüzlerce şey düşündüm.İçimden allahım lütfen kötü haber olmasın zaten akşam haberlerde kötü bir olay izledim .birde ibrahimi yaşadım.Allahım lütfen ..diye diye telefonu korka korka açtım
---Elçin ablaaaa ( Alpay'ın mutlu sesini duyunca tüm vücudum rahatladı :) )
Sonuçları temiz çıkmış.Beyindeki kitle küçülmüş tamamen yok olmamış.Sadece beynin içinde yara şeklindeymiş.Bana haber vermek istemişler.Kemoterapiyi kesmişler.Mart ayında bir daha mr çekilecek ona göre karar erilecekmiş tedavisine.Çok sevinçliydi.Ve alpay havalara zıplamış artık bana zehir vermeyecekler demiş ( kemoterapiye zehir diyormuş Alpay)...Annesi Elçin hanım duyduğundan beri çok şımardı yapmadığı şeyleri yapıyor dedi.Dedim ki bırakın bir süre yapsın bu onun hakkı çünkü büyüklerin bile dayanamayacağı acıları çekti yavru.Çok zor.Bu onun hakkı
Ablası Leyla,annesi ,diğer erkek kardeşi telefonda konuşmak istediler benimle.Özellikle erkek kardeşi bir alem.Alpay ın elinden aldı ver bana bende Elçin ablayla konuşacağım diye :)
Alpay Ankara da yaşıyor ve annesi çaresiz kalmış.Kış olduğu için eşi evde,oğlu askerden gelmiş işsiz,abla Leyla Alpay dan dolayı işten çıkmıştı ona bakmak için ama artık biraz düzeldiği için işe girmek istiyor ama bulamamış.Evde 6 kişiler ve iş yok :(
Telefonu kapatırken birden bire Alpay bana :
--Elçin Abla ben saat kaçta yatıyorum akşamları biliyor musun ?
--Kaçta yatıyorsun ablacım ?
-Geçde yatıyorum .Hadi öptüm seni :)

13 Ocak 2010 Çarşamba

2 SENE OLDU...


Tam 2 sene oldu bu bloğu açalı.Aslında geçen haftaydı senesi ama o kötü haberi aldığım için içimden gelmedi bu konu hakkında yazmak...
Sağlık anlamında zor zamanlardan geçerken verdiğiniz tüm destekleriniz o güzel sözleriniz telefonlarınız , bloğu güncellemediğim zaman aramalarınız veya mailleriniz Elçin iyimisin diye ,her şey için binlerce teşekkürler...İyi ki bu bloğu açmışım dedirten tüm özel yüreğinizden gelerek yaptığınız her davranış için yürekten teşekkürler...
İzmir ve Ankara daki yardım kampanyaları sırasında bazılarınızla hiç birbirimizi görmesek hatta telefonda hiç konuşmasak bile koşulsuz yüreğinizden gelerek yaptığınız yardımlar için teşekkürler
Yüreğimin acısını dindirmeye çalışırken , acımasızca belden aşağı vurulup aptal yerine konduğum zamanki zor dönemlerimi atlatmaya çalışırken telefonla yada bir araya geldiğimizde beni kardeşi veya kızı gibi görüp elinden geldiğince bana destek olmaya çalışan dostlarıma teşekkürler....
Her yağmurun ardından güneşin açabileceğini unutmamı sağlayan dostlarıma binlerce teşekkürler
İçimden geldi...Can Dündar ın Dost adlı bir yazısı var .Anlayan ve değerini bilen için çok anlamlı

Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın...
"Nereden çıktın bu vakitte" dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;
"Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı...
Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.
Kucaklamalı seni güvenli kolları,
...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...
En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...
Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin.
Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi...
Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş...
Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş...


11 Ocak 2010 Pazartesi

SORMUŞLAR...

Fuzuliye Sormuşlar : Sevmek Mi Daha Güzeldir, Sevilmek Mi ?
-Sevmek Demiş...
Çünkü, Sevildiğinden Hiçbir Zaman Emin Olamazsın !.

8 Ocak 2010 Cuma

BENİMDİR DEME !

Hiç bir şey için "BENİMDİR" deme, sadece de ki; "YANIMDADIR" Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne hayat, ne ölüm, ne huzur, ne de keder...
DAİMA SENİNLE KALMAZ..."
H. Lawrence

7 Ocak 2010 Perşembe

İBRAHİM'DEN GERİYE KALANLAR...




Dün gece İzmir e gittiğimde çektiğim resimlere bakarken farkettim.Ordaki neredeyse tüm çocukların resmini çekmişim ama İbrahim in resmini çekmemişim.Sadece ona verilen kemoterapinin ve serumun resmi var.Odaya girdiğimde onun o halini görünce içim parçalanmıştı.Ağlama elçin sakın diye kendi kendime telkin verirken bir yandan da rahatsızlığından dolayı artık iyice halsizleşmiş ve kanser hastası yakınlarının çok iyi bileceği vücudundaki belirtilerden dolayı ( bunların ne olduğunu detaylı yazmaya yüreğim dayanmaz.hala o hali gözümün önünde.ve bu yazıyı okuyan kanser hastası hasta yakınlarınıda bir kez daha üzmek istemem ) ona dokunmaya kıyamadım.Ya bilmeden canını acıtırsam diye...

Düşündüm acaba iyimi oldu onunla birlikte resim çektirmediğim .Çok daha fazla kahrolacaktım....

Sonra ona yolladığım kepçe ve jeepin resimlerini bulmaya çalıştım.Ama nasıl becerdiysem bir kaç resimle birlikte yanlışlıkla geri dönüşüm kutusuna atmışım ama allahtan silmemişim.Çocuklar devamlı maske takmak zorunda oldukları için her yerde onlar için bu durumu nasıl biraz daha sevimli hale getirebilirim diye düşünürken onlara sticker alıp yollamıştım aldıklarımla birlikte .Maskelerinin önüne yapıştırsınlar diye...saatlerdir bu resime bakıyorum.Tek tesellim o istediklerini yolladım ve birazcıkda olsa yüzünde tebessüm yaratabildim .Düşünüyorum o hastanedeki bazı insanlar nasıl vicdanları rahat geceleri uyuyabiliyor.Hala içime derttir o çocuklar için yapılacak çok büyük bir yardım ordaki bazı kişilerin egoları yüzünden ,yaptıkları hatayı örtmeye çalışmaları yüzünden ve ilk başta ben bu işte varım diyip zorluğu görünce geri kaçan benim gözümde o insanlardan bir farkları kalmayan bazı kişilerden dolayı yapılamadı...O insanlar nasıl ben insanım diyebiliyor acaba vicdanları rahat!

Hani bana bu iş sırasında bir adsız yorum gelmişti.Dün gece o aklıma geldi birden.Bu ülkede yaşamadığı veya sadece dünyayı yaşadığı kendi çevresi sanan kafası sadece belli konularda çalışan her zaman hayatta ADSIZ olarak kalacak birinin yorumuydu...Şimdi acaba İbrahim in öldüğünü okuduğunda ne düşünmüştür.Kesin gene duygu sömürüsü der o mantıkta olan biri...Bu hayatta büyük konuşmayacaksın.Kimin o hastaneye düşeceği belli olmaz !

Tek duam Alpay ın durumunun düzelmesi.Bir kez daha böyle bir şey kaldıramam.Ayrıca annemin ve nefise ablamın isteği ile bu yardım olaylarına bir süre ara vermeye karar verdim.Bu olay beni çok sarstı ve kendi sağlığımı ciddi anlamda tehlikeye soktum.Tabi ne kadar dayanırım bilemiyorum

Öldüğünü öğrendiğimden beri kuzucuğumla ilgili kafamdan hep bir parça geçiyor.Kayahan ın Ninni parçası.Bunu yazarken bile ağlıyorum bu parçayı içimden söyleyip.

Benim melek yüzlü yavrum dualarım seninle.Senin için bir şey yapamadım.Yeğenimi kanserden kaybettiğimde bir arkadaşım bana bir şey söylemişti ^^Elçin allah ruhunu dinlendirsin ^^Gerçekten çok doğru...tüm acıları bitti.Seni hiç unutmayacağım benim yakışıklı kahramanım.Allah ruhunu dinlendirsin meleğim...

6 Ocak 2010 Çarşamba

İBRAHİM ÖLDÜ

Saatlerdir ağlıyorum.İzmir deki yardım kampanyası sırasında İbrahimden bahsetmiştim hani.Gücüm şu an yok onunla ilgili geçmiş yazıları hatırlatmaya.
İlk hastane ziyareti sırasında onunla tanıştığım yazı...Sonra benden istediği jeepi beklerken yaşadıkları ile ilgili yazı...Ve hediyeyi aldıktan sonra yaşadıkları ile ilgili yazı...Hepsi bitti.Öldü
Küçücük yaşında yaşadıklarına bu kadar dayanabildi.O odaya ilk girdiğimdeki yatakta acı çekmesine rağmen gülümsemeye çalışması...Babasının sandalye üstünde evladı için çırpınışı ...o gözleri ..o araba isterkenki heyecanı...hiç biri gözümün önünden gitmiyor.Keşke ben ölseydim onun daha yaşayacak çok zamanı vardı diyorum.o küçücük bedenin yaşadığı acıyı gördükçe ...
Neden allahımm...

4 Ocak 2010 Pazartesi

KIRIK KALPLER DURAĞI





Kırık Kalpler Durağında


Sözleşmeden buluşuverir kırık kalpler
Anlatılmaz ama ordadır bütün dertler
Gönül kırgınlıkları hayat haksızlıkları
Kader yalnızlıkları çeken bütün kalpler

Gönül durgunlukları hayat yorgunlukları
Şehir yalnızlıkları çeken bütün kalpler

Kimini yakıp geçen aşklar incitmiş
Kimini yanlış kararlar yıkıp geçmiş
Kimine yakın dostu ihanet etmiş
Kimi hayatın sillesini yemiş

Kırık kalpler durağında inecek var
Eteğindeki taşları dökecek var
Doldurun kadehleri içelim beraber
Yılların yorgunluğu geçene kadar
Kırık kalpler durağında inecek var
Yüreğindeki dertleri dökecek var
Doldurun kadehleri içelim beraber
Yılların yorgunluğu geçene kadar
Kendini eğlenmeye verir kırık kalpler
Sanki unutulurmuş gibi büyük dertler