31 Aralık 2009 Perşembe

İÇ HESAPLAŞMA VE MUTLU YILLAR

Sevmedim.2009 u sevmedim daha ilk günden...Belliydi daha yılbaşı gecesi kuyruk sokumun üstüne düşüp 1 ay o dayanılmaz ağrıları çekerken anladım bu sene iyi geçmeyecekti.Sağlık sorunlarım,tedavilerim,ilaçlarım,ağrılarım,gülmelerim,deliliklerim,..Ama en çok yüreğimin acıması.Hak etmeyen ve asla hak etmeyeceklere...Hani derler ya fiziksel acılar geçiyor ama yürek acısı asla geçmiyor diye ...izi kalıyor hemde çok.Senin yüreğinin ne hale geldiğini düşünmeden, darmadağın edip ,gidip kendince çok zeki olduğunu düşünüp, benim hiç bir şeyi bilmediğimi sanıp, kendince yalan dünyasında gidip yaşamanın elbet bir gün ilahi adaletle bedelini ödeyeceğini düşünmeden yalan dünyasında yaşanılan bir hayat ....
İlahi adalete en ok bu sene inanmak istedim.Ki biliyorum göreceğim .Bu sene benim ağladığım kadar buna sebebinde canının çok acıyacağını ...Nefret duygusu insanın ruhunu çok yorar.O bile sonuçta duygudur .Artık nefret duygum bile yok...Hiç bir şey yok
Öğrendim mi bilinmez hak etmeyene fazla değer vermemeyi .Bu sene göreceğim bunu ...
Bu seneden çok umudum var .En başta isteğim sağlık ve huzur .Sonra boll aşkk
Herkese sağlıkla huzurla mutlu yıllar diliyorum

30 Aralık 2009 Çarşamba

SEDACA YILBAŞI MUTLULUĞU :)



Sabah tam dışarı çıkacakken gözüm tv a takıldı.16 yıldır çocukları olmayan bir aile bebek sahibi olmuş ve canlı yayında doğum yaptı.Bunu izlerken gözlerim doldu...o babanın sevincini görünce...tam 16 sene beklemişler evlat için
Tam o anda kapı çaldı.Kargodan bir paket ve kimin yolladığını görünce görevliye kapıyı nasıl kapattım anlamadım :)
Sevgili Seda her zamanki zarifliği ile çok hoş, o güzel zarif , ince düşünceli annesinin el emeği olan bir yılbaşı yastığı yollamış.Bebeği izlerken bir anda bu hediyede gelince ben artık kendimi tutamadım ağlayarak sedacımı aradım...Sedacım en başta annene yürekten binlerce teşekkürler.O güzel yüreği,emeği için ...Ve ellerinden öpüyorum
Sedammmm yürekten teşekkürler...beni çok ama çok mutlu ettin .
Yeni yılda her şey gönlünce olacak :)

TUĞLA ...

Genç bir iş adamı lüks arabasıyla giderken arabasına bir tuğla fırlatılır. Çok sinirlenerek iner arabadan Karşısında küçük bir çocuk vardır-Neden yaptın bunu der adam çocuğa. Neden?
Bu yeni bir araba ve atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya mal olacakÇocuk yalvararak cevap verir:
Lütfen efendim çok üzgünüm ama başka ne yapacağımı bilmiyordum
Eğer o tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı Park edilmiş arabanın arkasını işaret ederken, çocuğun gözyaşları çenesinden süzülüyordu-Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandelyesinden düştü. Ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır bu durumdan çok etkilenen iş adamı çocuğa yardım etti.
Yerdeki genci kaldırarak tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle yaralarını kontrol etti ve ciddi bir yarası olup olmadığına baktıKüçük çocuk genç yöneticiye dönerek Teşekkür ederim efendim. Tanrı sizden razı olsun dedi. Adam küçük çocukla ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi.Ve arabasına döndü.Genç işadamı kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını, birisinin kendine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı. Tanrı ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur.Bazen dinleyecek kadar zamanınınız olmadığında ise ,size bir tuğla fırlatır.İster fısıltıyı ,ister tuğlayı dinleyin.Tercihi siz yapın..

28 Aralık 2009 Pazartesi

YENİ YIL KURABİYELERİ...








Dün hazırladığım yılbaşı kurabiyeleri ve nemli cupcakelerim bugün Adana , Ankara ve
İstanbul a doğru yola çıktı.
Şimdiden herkese sağlıklı huzurlu mutlu yıllar diliyorum ...Ve boll aşklı :)



21 Aralık 2009 Pazartesi

ALPAY'IN SONUCU,BEN VE ACİL İSTEK

***Geçen hafta Alpay ın sonucu belli oldu.Keyfim hiç yok.Telefona ilk o çıktı.Elçin abla 2 kere daha ilaç alıcam sonra bitti dedi.İlk bir an durdum ne diyeceğimi bilemedim çünkü alpay ilaç almak istemiyordu ama sevinçliydi telefonda.Bir gariplik olduğunu anladım ve biraz konuştuktan sonra annesini istedim telefona.Anne bitik halde...Beyin MR sonucu pek iyi çıkmamış.Beyindeki kitle sadece biraz küçülmüş yok olmamış.Kemoterapi ve ışın tedavisi olacak.Çok ağlamış hastanede bunu duyunca.Işın canımı çok acıtıyor anne .bunlar beni öldürmek istiyor.ne olur kemoterapi alayım ama ışın tedavisi yapmasınlar bana diye ağlamış yavrum...Ağzımda bir şeyler geveledim ne dediğimi hatırlamıyorum bile.ama telefonu kapattıktan sonra o koltuğa gömüldüm.çöktüm...onun yaşındakiler şu an dışarlarda yılbaşı için oyuncaklar giysiler alırken o ne acılarla mücadele edecek yılbaşında diye düşündüm.zaten bu aralar sinirlerim bozuktu.bunu duyunca iyice koptum...ağladım,ağladım
***Birileri beni rahalatabilir mi acaba bilemem bu konuda ama bu hormonlardan bıktım.yoruldum.her ay bazı şeyleri çok sert atlatmaktan hatta bazen öyle bir an oluyor ki gidip kendimi bir yerden atma isteği bile doğuyor içime.Tepetaklak ediyor beni bu.Her ay bunu her kadın yaşıyor ama bende rahatsızlığımdan dolayı hormon seviyeleri çok yüksek olduğu için ben bunu çok daha sert yaşıyormuşum.Her ay bunu yaşamak ruhen beni çok yordu.Her şey bittikten sonra üzerimden bir uçak geçmiş gibi hissediyorum
***Acil işinde iyi olan bir hematoloğ lazım .Bu konuda yardımcı olabilecek umarım birini bulabilirim.Kime lazım diye sormayın çünkü son 1 senedir yaşadığım rahatsızlıkları bilen arkadaşlar zaten bir bu kalmıştı diyeceklerdir zaten :(

82 YAŞINDAKİ BETÜL MARDİN'DEN NALAN APA'YA 40 YAŞ ÖĞÜTLERİ


1. Her sabah spor yapacaksın. Günaşırı filan değil evladım. Her sabah.

2. Hep çalışacaksın. Üreteceksin. Beynin meşgul olacak, hep koşturman gereken işler olacak.

3. Günceli takip edeceksin. Haber izle, dergi, kitap, gazete oku. Gündemi yakala. Her konuda kendini “update” et. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.

4. Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)

5. Çocuk meselesine gelince... Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek, onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder. Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.

6. Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!

7. Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesele benim babam, hiç üşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda’sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.

8. Olumlu olacaksın.

9. Bazı şeyleri kabul edeceksin: Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.

10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği olduğunu bileceksin!!!

9 Aralık 2009 Çarşamba

ALPAY'DAN HABER VAR ...

Dün gece nefes almak için mücadele edip yatakta yatarken telefon çaldı.Ekranda onun adını görünce o an hastalığımı nefes alamamayı unuttum...İçimden allahım lütfen düşündüğüm şey olmasın diye korka korka telefonu açtım.
-Efendim
-Elçin abla merhabaaaaa ben Alpay
-:)
Hani ilk o Ankara Onkoloji Hastanesi ziyaretimle ilgili yazdığım bu yazımdan bahsettiğim ve onu ziyaret ettiğimle ilgili bu yazımda bahsettiğim Alpayım....
-Elçin abla ben seni aramayı unuttum.Geçmiş bayramını kutlamak için aradım.Bayramın kutlu olsun.öpüyorumm seni
Bunları dinlerken yüzümü görmeniz lazımdı.Nasıl mutlu oldum anlatamam...bana heyecanla bayramda neler yaptığını anlattı.Ve asıl duymak istediğimi söyledi
-Elçin abla müjdemi isterim.son ilacımı aldım artık bir daha ilaç almayacağım
çok sevindim ama bir an durdum...en iyisi bunu ablasına sormaktı .içimden umarım kemoterapi yapılmaz dedim.
Ablasını da istedim telefona .o an Alpay ın diğer erkek kardeşi telefonu almak istedi.iksi birden annene selam söyle dediler ablalarına verirken telefonu.onu ziyaret annemle gittiğimiz için unutmamışlar bunu...
Leyla, son ilacını aldığını beyin mr ını çektirdiklerini ve perşembe günü sonuca bağlı olarak devam edilip edilmeyeceğine karar verileceğini söyledi alpayım için...
Alpay a arabasını kullanıp kulanmadığını sordum kullanıyorum elçin abla çok güzel tekrar çok teşekkür ederim dedi..Leylaya sordum hani bu yazımda bahsettiğim Gamze hemşireden aldın sanırım pili değil mi diye sordum..bana hayır elçin abla.utandım ondan gidip onu almaya.sanki yüzsüzlük etmiş gibi olurum diye düşündüm.o yüzden alamadım ondan dedi.Şok oldum.o saatte Ankara da olsam anında atlayıp gidip verecektim...
Perşembe günü sonuçları almaya giderken mutlaka gamze hemşireye uğramasını ve o pilin hazır olduğunu bir kez daha söyledim....
Umarım sonuçları içi çıkar...bu sevinci hep sürer kuzucuğumun
*****bu arada hala hastane için mailler gelmeye ve yardımlar yollanmaya devam ediyor.herkese yürekten teşekkürler...hep beraber bunu başardık
Ben artık biraz daha dinlenmeye gidiyorum .Eğer bu domuzcuksa benim bittiğimin resmi olacak :(

8 Aralık 2009 Salı

YORUMSUZ...


TERÖRİSTBAŞI 17 CM2 ODASI KÜÇÜLDÜ DİYE 1 HAFTADIR ORTALIK KAN GÖLÜNE DÖNDÜ.
BU ÇOCUKLAR 2 M.LİK MEZARLARDA YATACAK
***Kaynak için

HASTA HALİMLE BLOĞ BULUŞMASI



Sol tarafta oturan Nefisss ablamm ... Sağ tarafta oturan fındık kurdum Ceydamm






Dün sabahın 5'inde başlayan hasta halim epey canımı sıkmıştı.Uzun zamandır bana gelmek isteyen ama bir türlü yoğunluktan ortak bir gün ayarlayamadığmız 2 bloğcu arkadaşım bendeydi.Nefis Şeyler-Nefise abla ve Ceyda'nın Bahçesi-Ceyda...Her ikisiylede onlar sağlık anlamında zor bir süreçten geçerken başladı arkadaşlığımız...İlk mailler ardından telefonlar derken birbirimizin zor zamanlarında elimizden geldiğince destek olduğumuz yakın bir arkadaşlığa dönüştü.Daha önce Nefise abla ile ilgili bu yazımı yazmıştım...

Elimden geldiğince iyi ağırlamaya çalıştım ama tam istediğim gibi olmadı hastalıktan dolayı...
Nefise ablam gecenin 3'ünde bana ve Ceydaya tepsi yapmış oğlunun proje ödevi ile birlikte ...Birde üzerine uzun zamandır onda gördüğüm ve bana da kutu yapması için taciz ettiğim kumaştan şık bir kutu yapmış.Ceydam da yapmış olduğu sabunlardan hazılamış ama gelirken ondan istediğimiz bir şey için uğradığı mağazada unutmuş.kusura bakma kuzummm benim yüzümden oldu :)


İlaç gibi geldi bana...Geçmiş,yaşanmışlıklar,benim bile bile lades dediğim ama sonucu canımı çok acıtan tecrübeler,fazla fedakar olmak,ilişkiler,bol kahkaha,kahve falları...Dolu dolu geçen günün özeti
İnsanın hayatında her zaman özel olarak var olacağını bildiği,zor anlarında her zaman desteklerini esirgemeyeceğini bildiğin insanların olması her zaman güç veriyor kişiye...Keşke herkes söyledikleri ve davranışları arasında tutarlı olabilse !

Ve günü kahve eşliğinde güneşin batışını izleyerek bitirdik...

7 Aralık 2009 Pazartesi

SONUNDA OLDUM :(

Bu sabah itibariyle gözümü açtığımda nezle olduğumu anladım.Bu kadar dikkatli davran,kalabalık ortamlara girme,ellerini devamlı yıka ve bu dönem diğer rahatsızlıklarım yüzünden asla hasta olmamam gereken bir dönemde nezle olmayı başardım !
Kendimi tebrik ediyorum !
Domuzcukla ilgili olduğunu sanmıyorum çünkü ateş yok.çok az halsizlik var.Hem de bugün bloğcu 2 arkadaş bana gelecekken hasta oldum :(
Hey yumurtaya can veren allahım...Yaratıyorsun bari takip et kullarını

4 Aralık 2009 Cuma

HASTALIKTA SAĞLIKTA...




Şu hercai hayata bir kere geldik
Yedik içtik doyduk kalktık hesabı birlikte verdik
Sinsi hayat ihtirası bana hiç uğramadı
Dünya malı zenginin olsun sen benim kadınım

Seni hastalığımda sağlığımda da yanımda görmeliyim
Güneşin doğduğunu da battığını da senle izlemeliyim
Yanabilir saltanatlar olsun yeniden yaparız
Bizde bu sevda sürdükçe ölsek de yanyanayız
Mustafa Ceceli


İyi hafta sonları hepinize...Umarım güzel haberler alırım bugün doktorumdan ...Buna inanmak istiyorum

16 Kasım 2009 Pazartesi

AŞK TANRISI

Aşk tanrısına sordum: "ne oldu kulum ?" dedi. "sevdiğimi geri ver" dedim
"aptal ben bile dulum" dedi.”

5 YAŞ MANTIĞI :)

"Ben sana küstüm!" dedi, "Neden?" dedim, "İşte!" dedi. "Ama olmaz böyle, mantıklı bir şeyler söylemen lazım." dedim, "Buldum! Ben daha 5 yaşındayım, sen benden hep mantıklı şeyler bekliyorsun, bunun için küstüm." dedi, çok mantıklı geldi. Sustum.

****İtiraf.com dan alıntı

14 Kasım 2009 Cumartesi

BİR BEBEK...

Kocamın kanser olduğunu öğrendikten 1 hafta sonra hamile olduğumu öğrendim. "Bir bebeğimiz olacak!" dediğimde gözlerinde gördüğüm mutluluğu asla unutamam. Ama o mutluluğun bir anda hüzüne dönüşmesi ve "Doğuracaksın değil mi?" demesi kahretti beni. Sabaha kadar ağladım kollarında, "Gitme!" diye yalvardım. Onu ne kadar üzdüğümü biliyorum ama elimde değil, onun yokluğunu düşünmek tarifsiz bir acı veriyor bana.
****İtiraf.com dan alıntı

13 Kasım 2009 Cuma

KALBİN ÖMÜRLÜK BENDE EMANET

Sen benim içimdeki büyük yangınların adı
Ben senin gecendeki mavi ya da günündeki sarı
Sen benim şehrimdeki bütün sokakların adı
Ben senin yüzündeki çizgi ya da dünündeki anı
Hadi kalk gel bul bir bahane

Birazcık heves biraz cesaret
İlk günkü gibi duruyor hala kalbin ömürlük bende emanet
Hadi kalk gel bul bir bahane
Birazcık heves biraz cesaret
İlk günkü gibi duruyor hala kalbin ömürlük bende emanet

12 Kasım 2009 Perşembe

ANNE KONTROLÜ :)

Bir seminer için Antalya'ya davet edildim ve hazır bu yıl tatil de yapmadığımdan, ailemi de yanımda götürdüm. Toplantı salonunun en tenha yerine annemi oturttum, adımın anons edilmesiyle beraber de kendimden emin bir tavırla kürsüye doğru ilerledim. Salona doğru yüzümü dönüp ilk cümlem için derin bir nefes çektiğim anda, annem yanımda bitiverdi. Yakamı düzeltti, sanki yakama saçımdan kepek dökülmüş gibi şöyle güzel bir silkeledi, elleriyle kaşlarımı yukarı doğru kaldırdı, saçımdaki bukleleri kabartır türden sakil bir hareket yaptı, arkamı döndürüp garip(!) bir şey var mı diyerek şöyle bir baktı ve "Hadi çocuğum sorun yok, sen başla." dedi. Kısa bir sessizliğin arkasından salondan kıkırdama sesleri yükseldi.
****İTİRAF.COM dan.29 yaşında bir kadın yazmış.Anne her yerde her yaşta anne...

10 Kasım 2009 Salı

SEN VARSIN...

Babam geçtiğimiz ay kalp krizi geçirdi. Haliyle şu sıralar biraz üzerine titriyoruz. Geçen gün annem, babamla ilgilenirken "Hayatım kalbinde bir şey var mı?" diye sordu. Babam da anneme "Sen varsın canım." diye cevap verdi. Annemin o anki mutluluğu gözlerimin önünden gitmiyor. Ah baba ah, her şeyi öğrettin de bir kendin gibi laf cambazı olmayı öğretmedin bana!
***itiraf.com dan

9 Kasım 2009 Pazartesi

KUĞU KURABİYELER VE DOKTOR ZAMANI


Hafta sonu gelen sipariş üzerine kuğu desenli 20 adet hazırladığım kurabiyeler.Şu an sahibinin eline ulaşmış ve telefondaki mutluluğu duyulmaya değerdi :)
Sizi kurabiyelerle baş başa bırakırken uzun zamandır ertelediğim doktor kontrolüme doğru yola çıkıyorum...Umarım güzel haberler alırım

6 Kasım 2009 Cuma

ÇİÇEKLİ SAKSI PASTA :)







Geçen gün Derya Baykal ın proğramını izlerken bir pasta gördüm ve dikkatimi çekti sunumu .Ve hemen denemek istedim.
*** Hazır pasta tabanı veya kendinizin yaptığı sade veya kakaolu bir keki saksı şeklinde kullanacağınız kasenin yuvarlaklığı kadar kesip içine yerleştiriyorsunuz.
***Ben kahve tadını pastalarda çok sevdiğim için isteğe bağlı sıcak su ve kahve karışımı ile ıslatabilirsiniz.
***Tam ortasına pipet yerleştirip kasenin boyu hizasında kesiyoruz.
***İsterseniz dondurma isterseniz içine puding koyabilirsiniz.Ben Dr Oetker ın Creme Ole nin Cappuccino aromalısını kullandım.Ama dondurma koyduğunuzda erime olayından dolayı hızlı olmak durumundasınız.
***Sonra kakaolu bir bisküviyi parçalıyorsunuz .Ve pudingin üzerine döküyorsunuz.
***Ve pipetin içine bir çiçek yerleştirip afiyetle yiyorsunuz :)


5 Kasım 2009 Perşembe

SEDACA KURABİYELER :)




Fenerbahçe aşkı , pembe panjurlu ev aşkı , gelin olma aşkı ve sevgiliye duyulan aşk ....Sedayı anlatan aşklar :)
Çok zarif güzel yürekli bir bayana Sedaca'ya giden aşk dolu kurabiyeler


4 Kasım 2009 Çarşamba

ÇİÇEKLİ CUPCAKE


Dün gelen sipariş üzerine sade bir süsleme ile yapılan ve yola çıkan çikolatalı cupcakeler

3 Kasım 2009 Salı

ÇAYIN YANINA NE DERSİNİZ :)

Bu hafta uzun zamandır yapmadığım kadar yemek ve pasta yaptım.Büyük bir keyifle...
Hediye gelen yeni silikon kalıpla denediğim peynirli kek harikaydı.4 adet küçük kek şeklinde kalıp.Kendim yaptığım için demiyorum elbet :) tadı hafif ve lezzetliydi.Ve çayın yanına tarçınlı kurabiye ve peynirli keke ne dersiniz :)
Yakında bu bloğun tarzının değişmesi yakındır.Uyarmadı demeyin :)

2 Kasım 2009 Pazartesi

ALPAY DAN HABER VAR...

Bu aralar biraz yoğun geçtiği için hep aklımda olan ama bir türlü fırsat bulamadığım Alpay ı aradım.İlk annesi ile konuştuk sonra Alpay ı telefona çağırdı.Annesi telefon sana dedi ama isteksiz bir şekilde kim diye sordu.Ama Elçin ablan sözünü duyunca öyle bir çığlık atarak telefona koştuki burdan sevincini hissettim ...Keyfi gayet iyi , son kemoterapisini almış ve bazı tahliller yapılacak.Eğer sonuç temiz çıkarsa kemoterapi almayacakmış.şimdilik...
bir ufak sorun vardı ve onuda hemen hallettim.Gamze hemşireyi aradım.Sağ olsun her zamanki sıcaklığı samimiyeti ile beni kırmadı olmuş bilin dedi.Alpay ın ablası Leyla bugün Gamze hemşireye gidip emaneti alacak ve Alpay isteğine kavuşmuş olacak...
Telefonu kapatırken son sözü beni bitirdi :)
-Elçin abla öptüm seni :)

30 Ekim 2009 Cuma

BESLEDİĞİNİZ ...

Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri hayat, aşk ve evlilik üzerine konuşurken şunları söylüyor

" İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş

Kurtlardan biri korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı,
küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve benciliği temsil ediyor.

Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü,
nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor."

Gençlerden biri " hangi kurt kazanacak ? " diye soruyor.

Yaşlı adam kısaca cevap veriyor: " BESLEDİĞİNİZ "

YENİ BAŞLANGIÇ...

Yeni bir başlangıç...Çok yakında :)

29 Ekim 2009 Perşembe

SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTA...

Annem bir süredir hasta, kendi özel işlerini dahi yapamıyor. Babamsa henüz genç bir erkek sayılır -annem de 52 yaşında-. Buna rağmen annemi hiç yalnız bırakmıyor, banyosunu yaptırıyor, yemek pişirip yediriyor. Saçlarını tarayıp, manikürünü yapıyor. Benim yardımımı istemiyor. Aşırı düşkünlüğü ve ilgisinden gözlerim yaşlar içerisinde ve "Ben de böyle bir sevgi istiyorum." diyorum. Babamsa sadece şunu söylüyor:
"Annenle evlendiğimizde bir leydi kadar asil, yüzüne bakmaya kıyamacağın kadar güzel ve bir o kadar da bana aşık bir kadındı o. Şimdi hasta ve bana ihtiyacı varken çeker gidersem, insanlığımı sorgularım."
Sözün bittiği nokta budur.
***İTİRAF.COM DAN

27 Ekim 2009 Salı

BOŞ DÜNYA...

Babam vefat ettiğinde liseye yeni başlıyordum. Tam onsekiz ay hasta yattı. Ölmeden bir gün önce başucuna oturdum. Ellerini tutarak sordum, "Baba hayatında geriye dönüp baktığın zaman en çok neyi hatırlıyorsun?" Yerinden zorlukla başını çevirip gülümseyerek şöyle dedi: "Sadece çocuklarımın ve annenizin gülen yüzü..."
O laflar mıh gibi çakıldı aklıma. "Neden bana sadece yaşıyor ve çalışıp hırs yapmıyorsun?" diye soranlara acı acı gülerken aklıma sadece o laf geliyor.
Dünyada mutlu olmaktan başka neyin önemi olabilir ki?

***itiraf.com dan

26 Ekim 2009 Pazartesi

ANATOMİ :)


Yemeği ağzınızdan midenize taşımanız 7 saniyeyi alır.

Bir saç teli 3 kg(6.6 lb) kaldirabilir.

Ortalama erkek organı baş parmağın 2 katı uzunluğundadır..

İnsanın kalça kemikleri betondan daha güçludür (sağlamdır).

Kadınların kalbi erkeklerden daha hızlı atar.

Her bir ayağınızda 1 trilyon bakteri bulunmaktadır.

Kadınlar erkeklere nazaran iki kat fazla göz kırparlar.

Ortalama insanin derisi beyninden iki kat daha ağırdır.

Vücudunuz ayaktayken denge sağlamak için 300 kas kullanır.

Tükürünüğünüzün çözmedigi bir şeyin tadını alamazsınız.


Bayanlar bunu okumayi bitirmistir.

Erkekler ise hala basparmaklarını kontrol etmekle meşguller :))

22 Ekim 2009 Perşembe

DR ZAMANI :(


Gene doktor zamanı...gene aynı endişeler...gene aynı acılar...beklemeler...

sonuca göre ne yapılacağına karar verilmesi...

Her doktor zaman aklıma mart ayı geliyor.o soğuk yağmurlu günde doktoru yanına gitmem...o oturduğum yer...ve doktor un odasından ağlayarak çıkıp hayatımda ilk kez yağmur altında sokaklarda ağlamam.

İçim her seferinde buruk...çok acıyor canım...fiziken geçiyorda acılar o ruhsal acılar ne olacak peki ! zaman en iyi ilaç olamıyor bazen.tam tersine yaşadıkların yaşatılanlar daha çok içine oturuyor.orda sıranı beklerken oturmuş ve dr un odasından çıkıp eve gidene kadar olan yaşadıklarını söylenenleri unutamıyorsun.o arada geçenleri elimde olsa beynimden silmek istiyorum.

fiziksel acılarım çabuk geçiyor.ama elçin merak etme sonuç iyi çıkacak diye sana moral verenin aslında moralini en dibe vuracak , bencilce vurdumduymaz dengesiz davranışlarla canını acıtan kişinin yarattığı , yıkıp geçtiği acıları geçmiyor...ya onlar nasıl geçer ki? varmı bunun yolu

aradan 4 ay geçti...rahatça gününü gün ederken , hayatı başkalarına ilişik yaşamayı kendince ADAMLIKTAN sayarken ...vicdanlar rahat nasıl insan yaşayabiliyor ? demekki yaşıyormuş
bu hayatta herkes kendi kişiliğine yakışanı yapmaya devam ediyormuş !
bu doktor zamanlarından nefret ediyorum...ruhum çok acıyor

21 Ekim 2009 Çarşamba

İTİRAF...

****Hangi masalı anlatmamı istediğini sordum, "Anneleyin çocuklayına günde bissürü yetmişyüzbeş tane donduyyma aldıklayı masalı" dedi. Aldım ben mesajı yavrum, aldım...

****Bir dergide çocukların travestileri ve hem kadın hem erkek görüntüsü içeren kişileri görünce durumu algılamakta güçlük çektiklerinden depresyona girdiklerini okuyunca bunu kocama anlatmıştım. Geçen gün televizyonda o tarz biri çıkınca kaş göz yapıp televizyonu kapat demeye çalışıyorum fakat anlamıyor. "Depresyon yahu, depresyon!" diye fısıldıyorum, anlamayıp "Ne depresyonu ya?" diyor. Oğlan ekliyor; "Benim Tuğçe'yle Engincan'ı yan yana göyünce giyydiyim şey babaaa."

****Kayınca kayayınca" ne saçma bir deyimmiş. Kayınca zaten kaya (siyah) olurmuş. Kocaman adam olmuş, öğretmeni de hiçbir şey bilmiyormuş. O yuvaya gitmesine hiç geyek yokmuş...

****Saati yeni öğrenen 4 yaşındaki yeğenime "Saat kaç?" demek gafletinde bulunduğumu aldığım cevaptan sonra anladım: "Nereden bileyim, sürekli değişiyor. Üç, dört, beş..."

****Bu yıl birinci sınıfları okutuyorum. Konumuz L harfi ile başlayan kelimeler veya içinde L harfi geçen kelimeler bulmak. Öğrencilerden sırayla, çok güzel örnekler geldikçe mutlu oluyorum. Sıra Güven’e geliyor. Güven: "Arı" diyor. "Oğlum arının neresinde L harfi var? İspatla öpeceğim." dedim. "Bal yapar ya!" dedi. Ne yapayım, öptüm minik dahimi.

****Kabus gören kızım korkup uyumak için yanımıza geliyor. Bir sağına bir soluna dönüyor. Ofluyor pufluyor. "Ne oldu?" diyorum "Uyuyamıyorum" diyor. "Neden?" dediğimde dumurluk cevap geliyor; "Anne yirmi aslan aynı anda kükremeye başlasa hiçbiri babam kadar ses çıkaramaz. Sen nasıl uyuyorsun bu gürültüde? diyerek söylene söylene yatağına yol alıyor. Hiçbir şeyden olmasa bile yatağından belli oluyor aslan(!) kocam.

****Canım oğlum büyüyünce bana "kocuman büyük bi çukolta ve parpim" alacakmış. Çocuk iki yaşında, annesinin nelerden hoşlandığını biliyor, magmalara gelesice canım kocam da yaşgünümde bana sürahi hediye ediyor! Üstelik bu sürahiyi almak için alışveriş merkezini çok gezmiş.
****İtiraf.com dan

19 Ekim 2009 Pazartesi

EMİN ADIMLAR !!!!!!


32 yaşında kooossskocaman ( bu arada abartı değil gerçekten komacan.görenler biliyor :) ) bir kadın huyunu bildiği halde ....bağışıklık sisteminin çok zayıf olduğunu bildiği halde.....kaç gündür evden çıkmamasına rağmen....gene doktor ve test zamanı geldiği için asla hastalanmaması gerektiğini bildiği halde...duş bile aldıktan sonra bu hafta evden çıkmamasına rağmen...bu kadar meyve canavarı olup ülkenin meyve stoklarını bitirmek konusunda azimli çalışmaları olduğu halde...nasıllll oluyorda bu kadar dikkate rağmen grip olma yolunda kararlı ve emin adımlarla ilerlemeyi nasıl becermiştir ?????
A)
B)
C)
D)
Biri bana açıklasın yoksa kafayı yemem yakın bu sinirle...

16 Ekim 2009 Cuma

ANKARA ONKOLOJİ HASTANESİ VE ALPAY...


****Hani Alpay dan bahsetmiştim bu yazımda...Benden sadece uzaktan kumandalı araba isteyen kuzucuk.Ankara dan dönmeden önce hediyesini bir an önce ona ulaştırmak istedim.Evi aradım ve telefona annesi çıktı.Kendimi tanıttım ve ablası Leyla gibi aynı tepkiyi verdi annesi.^^Günlerdir sizi anlatıyor bize.İstanbul dan bir abla araba getirecek diyor ^^
Evlerine gittiğim zaman beni karşılamak için sokağın başına çıktılar.3 çocuk.Alpay , ablası ve aynı yaşlardaki erkek kardeşi...
Bahçe içinde tuğlalarla her an yıkılmaya hazır bir ev.Gördüklerim beni çok üzdü.Duyduklarım daha da içimi parçaladı...Annesi 4 çocuğu için kendini parçalıyor.Ama maddi olanaksızlıklar bellerini bükmüş.Büyük abi asker ama sarılık kapmış ve tedavi görüyor.10 yaşındaki erkek kardeş geçen hafta bisikletle giderken üzerine gelen arabadan kaçmak isterken düştü ve yüzünü çok kötü yaraladı.1 gece hastane de kaldı.durumu iyi ama yüzündeki yaraların iyileşmesi zaman alacak.Abla Leyla...dünyalar güzeli ,nazik ,zarif ve gururlu...birisini sevmiş ve sözlenmiş.Yaşı daha 21.
Dedimki daha erken değil mi leylacım...ama çok sevdim elçin abla dedi.Bir şey diyemedim.Zaten desem bile ne değişecekki .Hepimiz o yaşlarda aşkın ,sevginin ,ilişkilerin nasıl gözü kapalı yaşandığını biliyoruz...Ne zaman evlenmeyi düşünüyorsun dedim çeyizimi eğer tamamlarsam dedi başını mahçup bir ifade ile öne eğerken.Zaten bir çok şeyi anlatıyordu bu bakış...Çeyizinde hiç bir şey yok Leyla nın.Önceden çalışıyormuş ama Alpay rahatsızlanınca hastaneye götürüp getirebilmek için işten çıkmış.Dedimki Leylacım Alpayda gördün elimden geldiğince her şeyi yapmaya hazırım .sözüm söz sen burdan daha pahalı alırsın bir çok şeyin merkezi İstanbul.ben sana ordan alıp yollarım yavaş yavaş.Senin yeteki o güzel yüzün gülsün.Bak ne güzel alpay a çok güzel bir moral veriyorsun.Her şey zamanla yola girecek dedim...
Leyla nın bana bakışını asla unutamam.Mahçup , mutlu ,gururlu, maddi olanaksızlıkların içinde tüm acı duyguların saniyelere sığması yüz ifadesinde...O evin bahçesinden girdiğim andan çıkana kadar içimden yüzlerce kez söylediğim şey beynimde gene yankılandı.Nedennn onlar...
Babaları inşaatlarda çalışıyor...
Ve Alpay ...3 sene önce rahatsızlanıyor.Baş ağrısı şikayetiyle.Devlet hastanesine gidiyorlar.İlaç verip yolluyorlar.tekrar rahatsızlanıyor gene ufak bir tahlil yollanıyor eve. Ve tam 3 ay sürüyor bu gidip gelmeler.En sonunda özel bir hastaneye götürüyorlar.Ve acı sonuç .Beyinde kitle var.
2 kere beyin ameliyatı ,kemoterapi,radyoretapi süreci...Ve bunların hepsiyle daha 9 yaşında tanışıyor.
Arabasını gördüğü zaman gözlerindeki ışık görülmeye değerdi.İlk maskesini çıkardı.sonra şapkasını .ve o kutuyu heyecanla açması sevinçten yerinde duramaması...Dünyalara bedel oldu benim için.Alpay a hastane ziyaretim sırasında verdiği şekeri hala sakladığımı söyledim ve gösterdim cebimden çıkarıp.İlk inanamadı sonra yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı
Ve o koşullarda ikram edilen çay şimdiye kadar içtiğim en güzel çaylardan biriydi...
Aklım,yüreğim Alpay ve Leyla da kaldı...
****Hastane için bir çok mail ve telefon alıyorum.Öncelikle çok teşekkür ederim.Gönlünüzden ne koparsa yollayabilirsiniz.Kullanılmış ama temiz durumda olan giysi ,mont ,kazak,kışlık ayakkabı,terlik.Ama terliğin mutlaka plastik ve önü açık olması gerekiyor.Çünkü belli aralıklarla bu terlikler çamaşır suyuna sokulup bekletiliyor.Her yaş gurubundan olabilir yollayacaklarınız.Kadın-erkek-çocuk...Sizden ricam şu lütfen yollayacağınız paketlerin içine mutlaka ama mutlaka^^ bloğ aracılığı ile yolluyorum.Kemik iliği nakil ünitesinden sorumlu hemşire Şerife hanım ve Hematoloji servisi sorumlu hemşire Gamze hanım ın bölümlerinde kullanılmak üzere diye yazarsanız çok sevinirim.Bazı örnekler anlattılar inanamadım.Biri kitap yollamış hastalar okusun diye.İçinden yemek ansiklopedisi çıkmış !! Hasta yakını evden kendi çamaşırlarını getirip hastaların kullandığı makinada nasılsa para vermediği deterjan ve elektrik sorunu olmadığı için yıkamaya kalkmış...Bu nasıl vicdan anlayamadım.
Ve geçen hafta bağışçı Taner Bey kendisinden rica ettiğim 1 adet çamaşır makinası ile 1 adet çamaşır kurutma makinası yolladı hastaneye.Bir kez daha yürekten teşekkür ederim kendisine
***Hastanenin adresi
T.C. Sağlık Bakanlığı Dr. Abdurrahman Yurtarslan
Ankara Onkoloji Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Sosyal Hizmetler Birimi
Mehmet Akif Ersoy Mahallesi 13. Cadde No : 56 06200 Demetevler ANKARA

TEL : 0 312 336 09 09


Sosyal hizmetler bölümünden Aytaç hanım veya Saadet hanım size yardımcı olacaktır

15 Ekim 2009 Perşembe

KAYINVALİDE VE DAMAT BULUŞMASI :)
















Yaklaşık 1.5 yıldır önce yorumlarla başlayan sonra maillerle devam eden ve en sonunda Ankara da bir araya gelerek sevgili damadımla tanışmış oldum :)
İlk bloğ açtığım zamanlarda tesadüfen Sermin nin bloğunu keşfettim ve o dünyalar yakışıklısı oğlu çınarıma aşık oldum :) onun her yeni bir şey öğrendiğinde , hastalandığında , yürüdüğünde,emeklediğinde,ogüzel resimlerini gördüğümde sevindim,ağladım,üzüldüm,yaşasın çınarım başarmış dedim...
her ne kadar sağlık sorunlarım buna izin verir mi bilinmez ama Çınar ı bir kız çocuk doğurup almaya kararlıyım tammm 1.5 yıldır.Peşini asla bırakmadım kuzucuğumun.Ankara da ilk bloğ buluşmasını sevgili sermin ile yaptım.ilk karşılaşma anında tahmin ettiğim gibi sanki yıllardır arkadaşız ama 1 senelik bir ara vermişiz ve gene bir araya gelmişiz gibi sıcak ve içtenlikle oldu.
Sonrası Çınar ın koşturması,oynaması,yemeğini yememesi,oyun parkında oynaması,orda gördüğü su birikintisi ile ilgili hain planları :) ,uykusunu başına vurması ile fotoğraf makinasını nereye atacağını şaşırması,bol sohbetli,güzel yemekli , bolll anniiii li :)ve annesinin ne yediğini anlamaması ile son buldu :)
Bir kez daha burdan teşekkür ediyorum sermincim her şey için...içtenliğin , sıcaklığın ,güleryüzün ve çınarımla buluşmamıza sebep olduğun için :)
Ama hala karalıyım Çınarım benim kimselere vermem :) benim bi koşu gidip kız doğurmam gerek