26 Aralık 2011 Pazartesi

MUTLU YILLAR !

Sonunda en başından beri sevemediğim sene bitiyor ! Nedense ilk kez bu sene içimden çam ağacını çıkarıp süslemek gelmedi .Her sene büyük bir keyifle yaptığım bu iş bu sene zor  geldi.

Ayrıca yorumlarınız için çok teşekkür ederim .Yeğenimin sonucu iyi çıktı  ve  sağlığı düzeliyor.

Umarım 2012 de hastalıklardan , ölümlerden ,depremlerden uzak günler yaşarız.

Aynı bu yukardaki tombik kuzucuk gibi sağlıklı , huzurlu ,hep güzel haberler alacağımız bir sene olsun.

Herkese şimdiden mutlu yıllar diliyorum !

19 Aralık 2011 Pazartesi

BEBEK KURABİYELERİ









Yeni doğan Duru bebek için hazırladığım kurabiyeler Antalya'ya gitti.Melek Duru'ya sağlıklı ,anneli,babalı bir ömür diliyorum

12 Aralık 2011 Pazartesi

BİR KEZ DAHA MUCİZE OLUR MU ?

Geçen zamanda sağlık anlamında sorunlar yaşadığım dönemlerde  içimi buraya döktüğüm zaman birazcık olsun rahatlamış bloğcu arkadaşlarımın hem duaları hem destekleri ile o zor dönemleri atlatmıştım.

Güzel dilekler...dualar ...ruhuma bedenime iyi gelmişti.

Çocuklara hassasiyetimi beni tanıyanlar çok iyi biliyorlar .Ama özellikle ortanca teyzemin 2 oğlu ve büyük halamın oğlunun benim için yerleri çok ayrıdır .Eskiden büyükler elime doğdu.Hala benim gözümde çocuk  derlerdi.Bana ilginç gelirdi ya adam koskocaman olmuş ne çocuğu derdim.Ne zaman ki yıllar geçti yaş ilerledi o zaman anladım bunun ne demek olduğunu .Hala bu 3 yakışıklı benim için 2-3 yaşlarında.

Sene ortasında teyzemin oğlu  Çağrı'ım çok korkuttu.Geçmeyen bir baş ağrısı ile başlayan sonrasında en başta annesi olmak üzere herkesi üzen bir tanı dönemi sonrasında güzel sonuçlarla biten bir süreç yaşadık.

Şimdi güzel haberler almak için sıra üniversitede okuyan , 20 li yaşların daha ilk basamaklarında olan  ve kaç yaşında olursa olsun benim gözümde hala 2-3 yaşında olan yeğenim için ...

3 gündür dua ediyorum .Bir mucize olsun...kötü çıkan  tahlillere inat son yapılacak tahliller iyi çıksın...bu belirtiler sadece bir kaç ilaçla kısa sürede  tedavi edilebilinecek  bir hastalık olsun.Bu kadar hızla kilo vermesinin nedeni geçmeyen üşütmeden dolayı iştahsızlık  olsun. 

Yine İstanbul a geldiğinde Kızılkayalar a gidip onun o çok sevdiği ıslak hamburgerleri yerken bana ^^ Elçin abla ya bunlar nefisss.^^ desin .Bebekliğine ait bende olan  bazı nü resimleri için ^^Elçin abla aman gözünü seveyim aileden başkalarının eline geçmesin bunlar yanarım ^^ dediği zaman o yüzümüzdeki gülümsemeler hep sürsün .Ona köfte yaptığım zaman ^^Elçin abla işte bu yaa^^ diye severek yediği yemeklerimiz hiç bitmesin .

Bir önceki yazımda yazdığım gibi artık bu sene bitsin istiyorum.Sevemedim...ki sonuna geldiğimiz bu ayda bile yapacağını yaptı.

Bir kez daha mucize olur mu ? 

Güzel dilekler , dualar  Taygun'um için olsun

***DİYE YAZMIŞTIM 2 GÜN ÖNCE AMA SALI GÜNÜ GÜZEL HABER GELDİ VE ŞÜKÜR SONUÇLAR GÜZEL ÇIKTI

5 Aralık 2011 Pazartesi

BİTSİN ARTIK !


Daha senenin başından belliydi zor bir sene olacağı...ki yanılmadım .Nedense çocukluğumdan beri tek sayıları sevemedim hiç.Nedeni yok ama hep sevimli gelmedi bana .2 , 4 ve 6 rakamını çok sevdim .Uğurlu geldiğine inandım .Somut bir örnek var mı ? yok .Ama olsun sevimli ,sıcak rakamlardı bana göre çocukluğumda..

Büyüdüm pek birşey değişmedi uğurlu gelmesi konusunda.Ama hep onlar benim için sıcak sevimli sayılardı.

Bir gün bana bir zuzu ^^ Elçin farkında mısın hayatında bazı önemli olaylar çift rakamlı senelerde olmuş ve pek uğurlu gelmemiş sana^^ dedi.Ki bu kişi benim çift rakamlara olan sıcaklığımı bilmiyordu .Dediğini düşündüm evet doğruydu .Hayatımdaki önemli dönüm noktalarım çift rakamlı yıllarda olmuş.Zor bazı karar vermelerim ciddi beni zorlayan senelerde hep tek rakamlı senelerde...

Ve bu senede öyle bir sene benim için .Yine de şükür tabi.Hep beterin beteri var derim .

Ama artık bitsin istiyorum bu sene.Hele son bir ayda yaşadıklarımı düşününce yılbaşında uyumak istiyorum.Hani saat 12 de ne yaparsanız o şekilde sürer seneniz hesabı ...

1 ay içinde hatta 3 hafta içinde yaşanılanlar verdiğim bazı kararların ne kadar doğru olduğunu bir kez daha göstermiş oldu bana .Yıllar önce birlikte aynı sıralarda okurken başlayan bir aşk hikayesinin yıllar sonra yine aynı okulun koridorlarında malesef ölümle  bitmesini görmek ...Ne uğruna verildi bu kadar sene bu mücadele sorusunun kafada yüzlerce kez döndüğü...yakıştı mı bu ölüm sorusuna verilemeyen cevaplar ...

Hem kendinizin yaşadıklarını hem karşınızda hüzünle acıyla biten bir hikayenin ardında bıraktıklarını görmek ve düşünmek ...bazı olaylarda insan bir noktadan sonra düşünmekten beyni yorulmuş olduğundan yaşanılanlara verilecek bir cevap olmadığından düşünmek istemiyor.Hatta dondurmak istiyor beynini bir süreliğine .

3 hafta önce  ordayken  aniden gelişen ve bana sonradan söylenen babamın ameliyatı nedeniyle tekrar Ankara ya gittim.Ne garip sanki 25 senem o şehirde geçmemiş gibi her gittiğimde her anlamda ne kadar uzaklaştığımı gördüğüm bir şehir artık benim için .Beton şehir olma yolunda hızlı adımlarla ilerleyen , havasının soğuk ve kuru olmasından dolayı burnunuzun , boğazınızın nefes almanızı bile zorlaştırdığı ,kendinizi zorlasanız bile oraya ait hissetmediğiniz bir şehire dönüşmüş.

Ankara'dan dönmenin en güzel taraflarından biri annemin yemekleri.Benim sevdiğim yemekleri yapıp ,paketleyip hazırladığı zaman onun hakkını asla ödeyemem diyorum her seferinde.Çorbalar,sarmalar,teyzemle yaptıkları içli köfteler,tatlı Herkesin annesinin yemekleri başkadır lezzetlidir.Bu sefer o kadar çok yorulmasına rağmen ben seviyorum diye birde aşure yapıp bana verince yemelere kıyamadım.Hala azar azar yiyorum hemen bitmesin bu anne kokusu anne emeği sinmiş aşureyi

Senenin başında güya bu sene boğa burcunun yılı olacak demişti bir çok kişi.Bana mı denk gelmedi bilemiyorum benim yılım olma olayı ama ben artık bitsin istiyorum bu sene

Bu aralar çok sık dinlediğim bir parça var .
Ve sözleri bu ruhuma çok tanıdık...

ŞİMDİ HAYAT ...
Bir kadeh sessizlik doldurdum
Daldım gittim semaya
Güz geçti bahar geçti derken
Bir gün daha görsek ne ala
Dünya derdi sarmış dört yanımı
Yaşamayı öğrenemedim hala

Şimdi hayat ister çiçeklerle gelsin
İsterse vursun geçsin
En bilindik yalanlarından
Bir yalan seçsin gelsin

Ben bu yolda tekrar yürümem
Artık buralardan geçemem
Ben bu yaştan sonra ne kara kaşa göze
Ne de selvi boya hiç gelemem

Her kadehte bir yıldız tuttum
Söndürdüm avuçlarımda
Koşarak kaçtım güya çocukluğumda
Büyümeyi öğrenemedim hala

Ben bu yolda tekrar yürümem
Artık buralardan geçemem
Ben bu yaştan sonra ne kara kaşa göze
Söverim gelmişime geçmişime







28 Kasım 2011 Pazartesi

HARİTAYI SAKLAYABİLECEĞİN EN GÜZEL YER ...

Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma..
Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de..
Unutma, yolcu değişir, yol değişir, ama menzil değişmez.
Yolcuya bakıp, yolunu tanıma.
Yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver.
Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil;
asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır;
yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal…

En doğru yol: en dikensiz yoldur diyenler seni aldatıyorlar.
Onlar, karanlık evlerinde kaybettiklerini sokak lambasının altında arayan şaşkınlardır.
Aldırma.
Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir.
dikenine katlanmaktan söz edenler, aşıkmış gibi davrananlardır.
Gerçek aşık olanlarsa, dikenini de sever.

Dostum, yollar yürümek içindir.
Fakat, şu gerçeği de hiç unutma:
yürümekle varılmaz, lakin varanlar yürüyenlerdir.

Yol boyunca; yola çıkıp da yürümeyenleri,
yola oturup, gelen-geçenin ayağına çelme takanları,
yoldan metafizik uyuşturucularla keyif çatanları,
tel örgülerle çevirdiği yolu kendisine zindan edip volta atanları,
maratona 100 metre koşucusu gibi hızlı gidip, 50. metrede yola yatanları,
yürüyüşün uzun ve yolun zahmetli olduğunu görünce, yolculuk üzerine zor atanları,
yürümeyi bırakıp, yol-yolcu ve menzil üzerine kalem oynatanları,
ayağına batan tek bir dikenin faturasını çıkarıp, ömür boyu tafra satanları,
beyaz atlı kurtarıcıyı gözlemek için ufka bakıp bakıp dağıtanları,
yanlış kılavuzlara kızıp yolu satanları göreceksin.
aldırma, yürü.

Göğsüne yüreğinden başka muska takma.
vahiy haritan,
nebi kılavuzun,
akıl pusulan,
iman sermayen,
amel azığın,
sevgi yakıtın,
ahlâk karakterin,
edep aksesuarın,
merhamet sıfatın,
şeref ve izzet adın olsun.

Doğru yol:
insanların çoğunun gittiği yol değildir, düşünen öz akıl sahiplerinin yoludur.
yolda vereceğin her molayı öz eleştiri durağında vermelisin.
Unutma, tövbe özeleştiridir.
her molada yolda olup olmadığını, yürümen gereken menzil istikametinde yürüyüp yürümediğini kontrol etmen, pişman olmaman için elzemdir.
Yön tayini sık sık gerekli olabilir.
Haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin yüreğindir.

HALİL CİBRAN

21 Kasım 2011 Pazartesi

BEBEK KURABİYELERİ








ALP BEBEK İÇİN HAZIRLADIĞIM BEBEK KURABİYELERİ.SAĞLIKLI VE ANNELİ BABALI BİR ÖMÜR DİLİYORUM

14 Kasım 2011 Pazartesi

ANMAM ADINI ...

Ben üzülüp ağladıkça her gece
Sen çıkardın bu sevdanın tadını
Ben yaşadım acısını ömrümce
Bundan sonra anmam senin adını


Bütün dünya diz çökse de önünde
Güneş batsa ay doğsa da teninde
Gül dalında güzelmiş aşk gönülde
Bundan sonra anmam senin adını


Pişmanlığın faydası yok affetmem
Suçun büyük günahın çok affetmem
Kulum kölem olsan da yok affetmem
Bunda sonra anmam senin adını


Vefasız sermayesi yalanmış
İhanetin yüreğime dolanmış
Anladım ki seven yalnız kalanmış
Bunda sonra anmam senin adını

FUNDA ARAR

KLİP İÇİN

7 Kasım 2011 Pazartesi

KAÇ YOL ARKADAŞI KALDI ŞİMDİ GERİYE ?

Kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye?
Gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz kaç yol arkadaşı?
Sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak ne kalıyor elimizde?
Ölenler, terk edenler,
Bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler...

MURATHAN MUNGAN

4 Kasım 2011 Cuma

ANNE NİÇİN BAKTIN BANA ÖYLE BAKIŞI :)



Son zamanlarda yüzümde tebessüm yaratan 2 reklam oldu .Birincisi anne niçin baktın bana öyle bakışı :) Bu kadar mı güzel anlatılır türk anneleri ve bu bakışları yaşamayan var mıdır :)



Diğer reklam ise bir şeker firmasına ait.Reklamdaki çocukların masumiyetleri,çabaları,yüzlerindeki o gülümseme ...harika

Umarım herkesin yüzünde bu tebessümlerin olacağı ,sağlıklı ,huzurlu bir bayram yaşanır ...

31 Ekim 2011 Pazartesi

ARANILAN VE ARANMAYAN ERKEK !

***ALINTIDIR

Bir konuşma sırasında adamın biri kadının birine sormuş:
‘Nasıl bir erkek arıyorsun?’
Kadın bir süre sessiz kaldıktan sonra adamın gözlerinin içine
bakarak sormus: ‘Gerçekten bilmek istiyor musun?’
Adam biraz isteksiz, ‘Evet’ demiş.
Ve kadın baslamış anlatmağa…
‘Bugün ve bu yaşta bir kadın olarak, bir erkeğe onun benim için
benim kendime yapabilecegimden fazla ne yapabileceğini soracak
konumdayım.
Kendi masraflarımı karşılayabiliyorum; bir erkeğin yada bir başka
kadının yardımına gerek duymadan evimi idare ediyorum.
Böyle olunca, ‘Sen masaya ne koyuyorsun?’ sorusunu sorma
konumundayım.
Adam kadına bakmış. Paradan söz ettigini düşünüyormuş.
Kadın hemen bu düşünceyi düzeltmiş: ‘Sözünü ettiğim, para değil.
Ondan öte bir şey istiyorum. Hayatın her alanında mükemmeliyeti
arayan bir erkeğe ihtiyacım var.’
Adam arkasına yaslanıp kollarını kavuşturarak kadından biraz
d aha açıklama istemiş. Kadın başlamış anlatmağa:
‘Kendini zihnen mükemmelleştirmeye çalışan birini istiyorum,
çünkü sohbet ve zihnen uyarılma arıyorum. Basit bir adama ihtiyacım yok.
Ruhen mükemmelleşmeye çalışan birini arıyorum, çünkü dengesiz
bir birleşmeye ihtiyacım yok.
İnananlarla inanmayanların bir araya gelmesi felakete yol açar.
Bir kadın olarak yaşadıklarımı anlayacak kadar duyarlı,
ayağımı sağlam basmamı sağlayacak kadar güçlü bir erkek arıyorum.
Saygı duyabileceğim birini arıyorum. Ona boyun eğmem için
onu saymam gerekir. Ben ona ne kadar dürüst ve açıksam,
onunda bana dürüst ve açık olması gerekir.
Kendi işini , hayatını yürütemeyen adama boyun eğemem.
Boyun eğme konusunda sorunum yok yeter ki buna değer biri olsun.
Tanrı kadını erkeğe eş ve yardımcı olarak yaratmış.
Kendine yardım edemeyen adama ben yardım edemem.’

Kadın aklından geçenleri böyle döküverdikten sonra adama bakmış.
Adam yüzünde şaşkın bir ifadeyle oturakalmış:

‘Çok fazla istiyorsun.’ demiş.

‘Değerim çok fazla.’ diye yanıtlamış kadın.

Değeri çok fazla olan bütün kadınlara…

24 Ekim 2011 Pazartesi

BU ANNELER HANGİ ÜLKENİN ANNELERİ !

Bir kaç gündür olanları izliyorum ve ben insan olarak kendimden utanırken bazılarının bu kadar rahat nasıl insanların yüzüne bakabildiklerini anlayamıyorum.

^^ ANNELER AĞLAMASIN ^^ diye koşa koşa afrikaya ve arap ülkelerine gidenlerden neden bir tanesinin sesi çıkmıyor ! Pahalı kıyafetlerle oralara gidip sahte ,kameraların görüntü alma açısı bozulmasın diye onlara pozlar vererek o çocukların ,annelerin başlarını okşayan ve ^^ Orda yaşanılan büyük bir dram ^^ diyen kişiler ...nerdesiniz ??? Bizim günlerdir yaşadığımız şehitlerin acısı  ve dün yaşanılan deprem dram değil mi ? bunlar bu ülkede yaşanmadı mı ?  Bu annelerin illaki arap veya afrikalı mı olması gerekiyordu .Oraya koşa koşa giden bir allahın kulu hiç bir cenaze törenine katılmadı .Bu nasıl bir vicdan !

BU AĞLAYAN ANALAR HANGİ ÜLKENİN EVLADI !

Neden bir allahın kulu bunu gazetelerde yazmıyor .

20 yaşında yokluklarla büyüttüğü,düşüp bir yeri acımasın diye bisiklet almadığı  evladını kaybeden anneden metanet bekleniyor !

Akşam haberlerde açıklama yapılıyor ^^ Tüm komutanlar evlerine gitmeden ,uyumadan ,eşleriyle aynı sofrada oturup yemek yemeden orda operasyonu yönetiyorlar ^^ Böyle bir cümle nasıl kurulabiliniyor !

Elbette gidip orda olacaklar bu onların görevi .20 yaşında olan bu şehitler ömür boyu anneleri ,babaları,eşleri,çocukları ile aynı sofrada oturup yemek yiyemeyecekler ...

Bu çocuklar ne uğruna şehit oldu ...tv da o erleri gördüğüm zaman içim titrerken ...siz bu kadar mı vazgeçtiniz bu ülkeden ?


17 Ekim 2011 Pazartesi

GÖZLERİNİ KAPA VE BANA 20 YIL SONRA NEREDE OLDUĞUNU SÖYLE

Ayşe Arman nın köşesinde okudum yazıyı  ve çok hoşuma gitti.
Her anne babanın okuması gereken bir yazı
Okuduktan sonra ben nerede hata yaptım diye düşündüren bir yazı.
Bir arkadaşımın annesinin dediği gibi ...
Annelik ömür boyu bir  vicdan muhasebesi !

Yazı için küçük bir TIK

10 Ekim 2011 Pazartesi

BEDENİ EVDE RUHU DIŞARDA EVLİLİKLER ...

En başından söylüyorum bu tamamen bir iç döküş yazısı...uzun .Daha en başta sağ yukarda kırmızı çarpı işaretine basıp çıkmak için zamanınız var ...

Kaybettim ..inancımı gittikçe kaybettim herşeye karşı .

Ne kadar iyi niyetle yaklaşıp Ceyda'nın bana dediği gibi takıntı oldu sende.bırak bu huyunu lütfen.kendini üzüyorsun  diye sürekli beni uyarmasına rağmen  yapamıyorum.Gittiğim bir kafede gittiğim bir mağazada veya bambaşka bir yerde çiftlerin yaptıklarını görmek umutsuzluğa düşürüyor

Uzun zamandır düşünüyorum .Geçmişimi...yaşadıklarımı.Ve şuna bir kez daha inandım ki erkeğin burnundan getiren kadın makbul !

Hep şuna dikkat ederim yüksek sesle konuşmam insanlarla.Ve bana karşı sesini yükselterek konuşan, hele tiz kadın seslerinin olduğu  yerleri anında terkederim veya  sessiz kalıp o kişiye karşı tepkimi ortaya bir şekilde koyarım .Bir kafeye gittiğim zaman bakıyorum kadınlar ya yüksek sesle veya bir ellerini bellerine koymadıkları kalmış gibi emirler yağdırarak konuşuyorlar eşleri veya sevgilileri ile .Evet canını sıkmış olabilir kocan,evet belki sana çok kötü davrandı vb daha bir sürü şey yaşamış olabilirsin .

Ama bunun hesaplaşma yeri dışarısı değil !  Evde istersen boğazına çök,tartış,bağır içinden ne geçiyorsa söyle .Ama artık ilişkide saygının bittiğinin en net örneği olarak bunu ortalık yerde yapma....

Yada tam tersi.Başkalarının yanında eşlerini küçümseyen , alay eden erkekler !

Bazen sohbet ediyorum ve kadınların ortak cümleleri ^^ aaa ben hiç uğraşamam yemekleri bakıcı veya temizlikçi yapıyor .Kendimi yoramam zaten çocuklar bana yetiyor .O bize çok düşkündür her hafta sonu mutlaka bir yere götürür zaten yapmak zorunda görevi !! Veya evdeki detaylara kafa yoramam zaten çalışıyorum vb^^ bir sürü söz duyuyorum...

Klasik bir gece ...kadın işten gelir ya duş alır ya almaz koltuğa uzanır .Erkek gelir kapıyı ya çocuk açar kadın kalkmaya gerek bile duymaz yada suratı asık bir şekilde açar ve başlar söylenmeye yorgunum ,başım ağrıyor vb ....ya temizlikçinin veya bakıcı kadının yaptığı veya dışardan söylenen yemekler ısıtılır ...özensiz bi sofra hazırlanır ...yemekten sonra tv karşısında herkes bir koltuğa uzanır ...tüm gece kurulan cümlelerin toplamı ^^ merhaba, nasıl geçti günün,yemek yer misin ,iyi geceler !! ^^ ...hatta bazen kadın veya erkek iyi geceler bile demeden direk yatağa gider ve yatar ....ertesi sabah genellikle kahvaltı hazırlanmayan birbirine günaydın demeyi bile çok gören fiziksel olarak evde olup ama ruhları  dışarda olan evlilikler ...ilişkiler

Sorsanız bizde kavga yok .Çocuğun yanında asla tartışmayız.Evde huzursuz bir ortam yok derler.Ama teke tek konuştuğunuzda artık konuşacak birşey kalmadı ve ruhu olmayan bir evlilikte ne konuşacağız ki ? monoton giden bir evlilik derler

Yıllar önce bir çift tanımıştım.10 yıllık evliler.Karı koca büyük bir şirkette yöneticiler .Karısı evlilikleri boyunca her iki tarafın aileleri ve arkadaşları dahil toplam sadece 5 kere yemeğe misafir çağırmış ! Neden diye sorduğumda eşim yorulmak istemiyor ve sıkıntıya gelemez.Misafir geleceği zaman dışarı çıkıyoruz ev pislensin sevmez demişti.Çocuk var mı dedim .Hayır eşim fiziğinin bozulmasını istemiyor .Birde uykusuzluğa dayanamaz o .O nedenle çocuk yapmadık !!! Şok olmuştum ...bu nasıl bir evlilik ...nasıl bir bencillik ...ne uğruna sürdürülen bir evlilik !

Gene yıllar önce arkadaşlarla oturmuş sohbet ediyorduk.Bir kız vardı genç yaşta evlenmiş 12 yıllık evli ve 8 yaşlarında kızı olan biriydi.Konu yemeklerden açıldı ve söylediği bir cümle bizi şok etmişti .Bize ^^ Ben evliliğim boyunca asla patates kızartması yapmadım.Nefret ederim kızartma kokusundan evde.Çıkmıyor ve şart değil yapmak ^^ dedi.Bende peki hadi eşin büyük ama kızın istediği zaman ne yapıyorsun ? sonuçta o çocuk ve canı çeker  diye sorduğumda verdiği cevap ^^ Ayy hiç uğraşamam bunlarla ben .Eğer isterse canları  kuralları hepsi biliyor ve isteyemezler benden .Bu yüzden dışarı çıkıp Mc Donalds da yiyip gelirler

Bunu diyen bana, kızına ve sağlığına çok düşkün olduğunu söyleyen bir anne ! 

Bir eş veya bir anne kızartma sevmese bile bu 12 senede hiç mi egosunu bir kenara bırakmaz ve onları birazcık hiç olmazsa mutlu etmeye çalışmaz ...hiç mi bir kere vicdanı rahatsız olmaz ...hiç mi düşünemez o dışarda yıllardır yedirdiği kızartmalarda kullanılan yağlarda neler olduğunu ...

Peki eşin sana hiç mi birşey demedi diye sorduğumuzda verdiği cevap ^^ Hayır o bana tek laf edemez .İşine geliyorsa .Beni bu şekilde kabul etti ve çekmek zorunda ^^

Çekmek zorunda...nasılda ağızdan kolay çıkan bir cümle ...hele kadınların ağzından .Elbette bir yuva kuruluyorsa iyi ve kötü günler olacak.Mükemmel evlilik veya ilişki yok.Ama kimse kimseyi asla çekmek zorunda değil .Varlığından keyif aldığın huzur bulduğun biriyse karşındaki ne mutlu sana 

Ama olmuyorsa zorlamayacaksın .Çünkü zorlanan herşey yürekte daha büyük yaralar açıyor.Farketmiyor insan bazen ama zamanla o yara derinleştikçe kopması da yaralarını sarması da zor hemde çok zor oluyor .

Etrafıma bakıyorum tv da bir gün bir psikoloğun dediği gibi ^^Mutluluk Oyunu ^^ oynayan çiftlerle dolu !

Kadın başka erkek bambaşka bir dünyada.Kadın bana ayakkabı kıyafet alsın veya para versin.Bizi tatillere götürsün  .Kendisi ne yaparsa yapsın bana bulaşmasında derdinde ...Erkek ise evime bakıyorum , çocukların masraflarını karşılıyorum ,hafta sonları bir yerlere götürüyorum ama diğer zamanlar bana aittir.Dünyaya bir kere geliyorum ve hayatımı yaşamak benim hakkım.Yurt içi veya yurt dışı gezilerde istediğimi zaten yaşıyorum.Eşime ve aileme bunu hissettirmediğim sürece hep yaparım  derdinde...

Yada 3 yıllık veya 10 yıllık evliler .Erkeğe sorsanız size vereceği cevap eşimi çocuklarımı seviyorum ama arada insan farklı bir soluk farklı bir ten istiyor.Yoğun iş hayatım var ve monotonlaşan bir evlilik.Arada nefes alacağım alanlar yaratmayı seviyorum.Ama dönüp dolaşıp geleceğim yer gene evim !!!! diyor

Geçen gün arkadaşımla yemek yerken yan masaya gözüm takıldı .Evli çocuklu bir çift...birbirinin gözlerine bakmayan ..sohbet etmeyen ...tek konuştukları kişi çocuk...ve adam eline telefonunu aldı kız arkadaşına mesajlar atmaya başladı msn den ...tabi eşi anlamadı maillerine bakıyor sanıyordu .

Eskiden üzülüyordum ama artık şaşırmamayı öğrendim bu görüntülere .Kadına sorsanız aa eşim bana çok düşkündür gözü başkasını görmez,ben ona çok güveniyorum der .Böyle zamanlarda o kadınların yüzüne haykırmak istiyorum eşini gerçekten ne kadar tanıyorsun ? tüm gün yanında mısın ?  bilgisayarda neler yaptığını biliyor musun ? kaç tane mail veya msn adresi olduğunu biliyor musun ?  kaç tane telefon hattı olduğunu biliyor msun ? diğer hattını işte veya arabada bırakmadığını nerden biliyorsun ? yurt dışına çıktığında neler yaptığını nerden biliyorsun ? nasıl bu kadar emin oluyorsun geceleri yanında mısın ? diye sormak istiyorum

Bir uzman ^^ Türkiye de evliliklerin % 80 - % 90 ında aldatma var .Bir kere en başta bunu kabul edecek kişi ^^ demişti

Elbette evlilik sadece yemek,temizlik vb şeyler değil .Sonuçta en kötü ihtimal eve gelen yardımcı da yapabilir bunları.Ama en basitinden bir salatayı bile insanın eşiyle yapması yapamasa bile eşinin yanında olması bile bir paylaşım bir sıcaklıktır .

Elbette bu şekilde bencilce sadece kendi isteklerini düşünen sadece kadınlar değil.Yetiştiriliş tarzından dolayı erkeklerde de bu çok fazla var .Ama ilişkilerde yaşanan bu ego savaşını önce benim isteklerim bencilliğini kalbim beynim almıyor ...ve almayacak .

Facebook'da bakıyorum kadın eşiyle ve çocuğunun olduğu resimi koymayı tercih ediyor profil resmine.Yada çocuğu ile olan resmi koyuyor.Ve kiminle evli olduğunu belirtiyor ilişki durumuna .Ama kocasına bakıyorum çok ama çok az ailece resmini koyanlar .Genelde hep sadece kendi resimlerini koymayı tercih ediyorlar ve ilişki durumunda evli yazan veya eşinin adını yazan çok az .Kadınların hiç mi dikkatini çekmiyor bu ....

Yaşım 34 ama o kadar çok evlilik ,ilişki gördüm ki bana fazlasıyla yetti ...inancımı kaybettim evliliğe .Bana  tekrar bu konuda inancımı geri verecek , evet bu doğru insan diyeceğim birini bulacağımı da sanmıyorum

Bu mutluluk oyunu içinde olmak istemiyorum ...fiziği evde ama ruhu başka yerde olacak bir insana ne uğruna fedakarlıklarda bulunacağımı düşündüğüm zaman verecek cevabım yok

Evet geriye kalıyor çocuk ..çocuk için evlilik ...ama insanların birbirlerinin zamanlarından çalmaya hakları yok sırf ego savaşları yüzünden diye düşünürken o çocuğa hangi yüzle mutluluk oyununu oynarken ^^ Yavrum her zaman dürüst ol, verdiğin her kararın arkasında dur , kimseyi kandırma ,hayatına sahip çık^^ diyebileceğim !!

Yapamam ..biliyorum yapamam ...geçmiş yaralarımın üzerine bir daha yeni yaralar açamam .

Ruhumu bu oyunların içine atamam ...

4 Ekim 2011 Salı

TANIMADIĞIN ADAMLAR ...

Herkes dürüstlük abidesi gibi dikiliyor karşına
Ve sen nabza göre şerbet dükkânı açmışsın
Ticarete atılmanı takdir etmiyorum sanma
Fakat benim ruhum kimsenin sermayesi değil
Aklında bulunsun isterim


20 yaşımı, 35 yaşımın karşısına oturttum.
40 yaşımın karşısına da, ben geçtim.
yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.


Yatıştırayım dedim.
"Sen karışma moruk" dediler. Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.
Evin de içine ettiler.


Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine ...


CAN YÜCEL

BAŞKALARI !

Başkalarının senin hakkında
ne düşündüklerinden endişe duyduğun sürece;
Onlar senin sahibindir.

Elif Şafak

29 Eylül 2011 Perşembe

ULU ORTA - ŞEYTAN

Siz ona 'ulu orta' tapıyorken, o sizi 'üstü kapalı' seviyorsa;uğraşmayın üstü kalsın.
                                                           
KÜÇÜK İSKENDER    

                   ***********************************************************

Şeytan ona uymamız için yalvarıyor ; Peki biz, çok iyi insanlar olduğumuz için mi onu kıramıyoruz ?

A.HUXLEY

BEN BENDEN OLGUN İNSAN İSTERİM ...

 
Ben;
Benden olgun insan isterim karşımda!
Benden dürüst,
En ufak dalgada,
Arkasını dönmeyecek kadar olgun.
Arkamı döndüğümde,
Sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir.
Bir o kadar cesaretli olmalı.
Yağmurdan ıslanıp,fırtınadan kaçmamalı.
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı.
İşine gelince sevip,
Zoru görünce bırakmamalı !

CAN YÜCEL

27 Eylül 2011 Salı

DOKTOR VE KUTLAMA KURABİYELERİ













Bir önceki yazımda yazdığım Esra Hanım bu sabah doçentlik sınavına giriyor .Ve eşi Yüksel Bey tüm detaylarını büyük bir titizlikle  belirlediği sınav kurulunda ikram edilmek üzere kurabiyeler  ve cupcakeler hazırlamamı rica etti .Sınav kurulundaki Prof lar için kendilerine özel kurabiyeler kutulara konuldu .

Esra Hanım ın kendisi gibi hem adaşı hem meslektaşı olan Esra hanım , arkadaşı için beyaz renkte kurabiyeler ve cupcakeler hazırlamamı rica etti .

Kurabiyeler hafif tarçınlı cupcakeler ise hafif nemli kakaolu kuru meyve parçacıklı hazırlandı

Umarım bu sabah verilen tüm emeklerin karşılığının alınacağı güzel haberler alır Esra Hanım

19 Eylül 2011 Pazartesi

12 Eylül 2011 Pazartesi

YİNE TEK ...



***SON ZAMANLARDA BAZI TEK TARAFLI  YAPTIKLARINDAN DOLAYI SEVGİM AZALSA BİLE SANAT YAŞAMINI AYRI TUTUP BU PARÇASINI ÇOK SEVDİM AYLAR ÖNCE DİNLEDİĞİMDE


YİNE TEK ...

Her dem içimiz alışır
Dinmez yaşımız, vurgun bu gönül
Bir küser bir barışır
Sorma nicedir böyle
Avunur kalbim dargın duramaz
Yine de tez barışır.

Anladım bu defa sonu yok
Bitti kapımı kapadı gitti
Bilirim geriye dönmeyecek
Bağrımda kor olup ateşi yandı
Beni benden alıp gitti
Bilirim bir daha dönmeyecek.

Bu gece yine tek
Dayanır mı yürek
Düşünür acısı dinmeyecek
Ah bu gece yine tek
Bir başına bu yürek
Yaralı acısı dinmeyecek.

6 Eylül 2011 Salı

BABANIZ ÖLDÜĞÜNDE BÜYÜYORSUNUZ !

***ALINTIDIR .BABALARINI ERKEN KAYBEDENLER... HAYATTA BİLE OLSA VAR OLDUĞU HALDE YAŞATTIKLARINDAN DOLAYI YÜREĞİNDE BÜYÜK BİR ACI İLE ONU YOK SAYANLAR ...
BABA HASRETİNİN HER TÜRLÜSÜNÜ İÇİNDE DERİN BİR SIZI ŞEKLİNDE HİSSEDENLER İÇİN


UNUTMAYIN Kİ ;
Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur......
Ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz,işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz.
Çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde.
Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge.


Siz de aile kuruyorsunuz, baba oluyorsunuz,sizin de gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o gölgeyi çok arıyorsunuz.


Babanız öldüğünde büyüyorsunuz..
Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız,takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz,korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.


Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık...


Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen,
sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık...
Büyüyorsunuz o zaman işte.


Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.


Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur... zaman ki babanızı kaybediyorsunuz,işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz.
Çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde.
Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge.


Siz de aile kuruyorsunuz, baba oluyorsunuz,sizin de gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o gölgeyi çok arıyorsunuz.


Babanız öldüğünde büyüyorsunuz..
Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız,takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz,korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.


Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık...


Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen,
sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık...
Büyüyorsunuz o zaman işte.


Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.


Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur...